Taraflar arasındaki “tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 20.Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 16.09.2008 gün ve 2007/32 E., 2008/294 K. Sayılı ikinci kararın incelenmesi davalı A. M. A. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 26.09.2011 gün ve 2011/11287-9605 sayılı ilamı ile;(...Yerel mahkemece verilen 16.09.2008 günlü gerekçeli kararın, kararı temyiz eden davalı A. M. A.’ya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşıldığından adı geçen davalının temyiz istem ve dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilerek dosya incelendi:Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece 26.01.2005 günü verilen ilk kararda, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı vekili, bu kararı temyiz etmiş, Dairemizce; “… işin esasının incelenmesi gerekir…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulmuş, işin esası incelenmiş ve istem kabul edilmiştir. Karar, davalılardan A. M. A. tarafından temyiz olunmuştur.Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 73. maddesi gereğince; yasanın belirlediği ayrık durumlar dışında yargıç, iki tarafı usulüne uygun olarak çağırmadan, iddia ve savunmalarını yasal koşullara uygun olarak bildirmeleri için davet etmeden karar veremez. Kural olarak da yargısal işlemler açıklama (tefhim) veya bildirim (tebliğ) sonuç doğuracağından ilgilisi hakkında olumsuz sonuç doğuracak işlemlerin de tebligat yasasında yer alan düzenlemeler gereğince bildirilmesi gerekir.a)Somut olayda ve dava dosyasında yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye göre bir değerlendirme yapıldığında; dosya içindeki belgelerden, Dairemizin 1.12.2006 günlü bozma kararı ile bozmadan sonra mahkemece verilen yeni duruşma gününün davalı A.M.Ç.’ya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Yerel mahkemenin, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin ilk kararının bozulmasından sonraki tüm tebligatlar, adı geçen davalıya Tebligat Yasası’nın 35. maddesine göre yapılmıştır. Davalı bozmadan sonra yargılamaya katılmamış, sözlü veya yazılı açıklamada bulunmamıştır. Tebligat Yasası’nın 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için daha önce o adreste geçerli bir tebligatın yapılması ön koşuldur. Dava dosyasında ise, davalı adına Tebligat Yasası’nın 35. maddesine göre tebliğ yapılan adrese daha önceden yapılmış usulüne uygun bir tebligat bulunmamaktadır. Şu durum karşısında davalıya bozma kararının ve bozma kararından sonra verilen yeni duruşma gününün usulüne uygun tebliğ edilmediği ve adı geçen davalının savunma hakkının kısıtlanmış olduğu anlaşılmaktadır.Yerel mahkemece, Dairemizin bozma kararı ile verilecek yeni duruşma gününün davalı Abdullah Muhittin Çetinkaya’ya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi, adı geçen davalıya savunma hakkı tanınarak yargılamaya devam olunması ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davalının savunma hakkı kısıtlanacak biçimde yargılama yapılıp karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.b)Davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak uğradığı zararın bir bölümü hakkında istemde bulunmuş daha sonra 16.09.2008 tarihinde verdiği ıslah dilekçesiyle istediği miktarı artırmış ancak bu dilekçe adı geçen davalıya tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilerek tüm talepler hakkında hüküm kurulmuştur. Bu şekilde ıslah dilekçesi ile istenilen yeni talep de davalıya tebliğ edilmediğinden davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. Davacı ıslah dilekçesi olarak nitelendirdiği istem dilekçesi ile asıl dava dilekçesindeki talep sonucunu artırmıştır. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istemin, ıslah dilekçesiyle talep sonucunun artırılması şeklinde olsa da, yeni bir dava niteliğinde bulunduğu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 195. ve izleyen maddelerinin uygulanması gerektiği benimsenmelidir. Bu durumda, ıslah dilekçesinin de davalı tarafa tebliğ edilmesi ve tebliğinden itibaren esasa cevap süresinin işletilmesi, cevap süresi geçtikten sonra varılacak sonuca göre istem konusunda karar verilmesi gerekir. Yerel mahkemece, yukarıda açıklanan yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı A. M. A. vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, haksız fiil iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı banka, dava dışı şirket ile sözleşme imzalayarak kendilerine uygun nitelikteki kişilere kredi kartı dağıtmak üzere anlaştıklarını, dava dışı şirketin sözleşmeli elemanı olan davalıların nitelikleri uygun olmayan kişilere kredi kartı vererek kurumlarını zarara uğrattıklarını ileri sürerek, tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı A. iddiaların yersiz olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuş; diğer davalı ise yanıt vermemiştir.Mahkemece ilk olarak, “davacı banka ile kredi kartı satılmasına aracılık eden dava dışı şirket arasında sözleşme bulunduğu ve sözleşmenin önce geldiği, şirketin çalışanı olan davalılara husumet yöneltilemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; Özel Daire'ce, davacı bankanın davalıların haksız fiiline dayalı olarak dava açtığı, davalılara husumet düşeceği, işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hüküm bozulmuş; Yerel Mahkeme, bozma ilamına uyarak alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kabulüne karar vermiştir. Verilen karar davalı Abdullah tarafından temyiz istemi üzerine , Özel Daire'ce bu kez davalı A.’a ilk bozma ilamı sonrası Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre yapılan tebligatların bu adrese önceden usulüne uygun geçerli bir tebligat yapılmadığından geçerli olmayacağı, davalının savunma hakkının kısıtlandığı, bu nedenle usulüne uygun tebligat yapılması ; ayrıca davacı yanın ıslah dilekçesinin de anılan davalıya usulüne uygun tebliğ edildikten sonra karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuş;Yerel Mahkeme, tebligatın o tarihte yürürlükte olan TK 35.maddesine uygun olarak yapıldığı gerekçesi ile direnmiştir.Direnme ve bozma kapsamına göre Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı Abdullah M.A.'ya Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan tebligatların usulüne uygun olup olmadığı, sonucuna göre anılan davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Dosya içeriğinden; davalı A. M. A.’nın dava dilekçesinde bildirilen adresinin G.M.K. Sok. .C./Ankara olduğu, dava dilekçesinin bu adrese 27.05.2004 tarihinde bizzat davalıya tebliğ edildiği, anılan davalının mahkemeye sunduğu 31.05.2004 tarihli cevap dilekçesi ve 20.09.2004 tarihli davacının delillerine karşı sunduğu dilekçesinde aynı adresi bildirdiği, davalı A.’ın 21.09.2004 günlü celseye de bizzat katıldığı; 26.01.2005 tarihli ilk kararın davalı A.'a aynı adres yazılarak kalemde bizzat tebliğ edildiği, davacı vekilinin 23.07.2004 tarihli dilekçesinin aynı adrese çıkarıldığı, yeğeni H. G.’e 6.8.2004 tarihinde tebliğ edildiği, ancak bu adrese çıkartılan temyiz dilekçesi ve tavzih şerhli karara ilişkin tebligat evrakının, taşınma nedeniyle iade edildiği ve tebligat evrakına taşınılan adresin yazılmadığı görülmektedir.Bundan sonra davalı A.tarafından dosyaya yeni bir adres sunulmamış ise de, tavzih şerhli karar ve temyiz dilekçesinin tebliği için düzenlenen tebligat evrakı, davalının adresi “Ş.M. H.S..M./Ankara” olarak yazılmak suretiyle, davalı A.'a 04.10.2005 tarihinde bizzat kalemde tebliğ edilmiştir. 01.12.2006 tarih, 2005/14081 - 2006/13330 sayılı birinci bozma ilamının tebliğine ilişkin tebligat evrakı ise, bu ikinci adrese çıkartılmış olup, “tanınmadığı” şerhi düşülerek iade edilmiş, ilk bozma ilamı ve sonrasında mahkemece verilen 16.09.2008 tarihli ikinci karara kadar davalı A.’a Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat yapılmıştır.Davalı Abdullah 03.02.2011 tarihinde vekaletname vererek yargılamada vekille temsil edilmiş olup, vekaletnamede bildirilen adresi ise “A.E.Mah., S. S. Ü./İstanbul”dur.Bilindiği üzere, 4829 sayılı Kanun ile değişik Tebligat Kanunu’nun 35.maddesinin 1,2,3 ve 4.fıkraları uyarınca; kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.Tebligat Kanunu'nun 35.maddesinin ilk fıkrası aynı kalmakla beraber, 11.01.2011 tarihinde 6099 sayılı Kanun ile değişik 2,3 ve 4.fıkralarında ise “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” denilmektedir.Somut olayda; davalı A.’a dava dilekçesinin G.M.K.Sokak, . C./Ankara olarak gösterilen adrese bizzat tebliğ edildiği, davalı Abdullah'ın, dosyaya 31.05.2004 tarihli cevap dilekçesi ve 20.09.2004 tarihli davacı delillerine karşı beyanını içeren dilekçesini sunduğu, 21.09.2004 günlü celseye de bizzat katıldığı, mahkemenin 26.01.2005 tarihli kararının da kendisine dava dilekçesindeki adrese kalemde bizzat tebliğ edildiği, ikinci bozma ve sonrası yargılama safhasında ise vekille temsil olunduğu görülmektedir. Öte yandan Ş.Mah.si, H. S. . M./Ankara adresi yazılı , temyiz dilekçesi ve tavzih şerhli kararın tebligat evrakı anılan davalı tarafından bizzat kalemde tebliğ alınmıştır. Davalı tarafından dosyaya adres değişimine ilişkin bir bilgi ve belge de sunulmamıştır. Yapılan tebligatta 35.maddenin 2011 yılında 6099 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önce olduğundan değişiklikten önceki hükmün uygulanması gerekir. Öyle ise, ikinci adres olan M.’a, 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat çıkartılması doğru olup, mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi yerindedir.Ne var ki, davacı tarafından 02.09.2008 harç tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu arttırdığı fakat ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.O halde Mahkemece yapılacak iş, ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmesi ve tebliğinden itibaren esasa cevap süresinin işletilmesi, cevap süresi geçtikten sonra varılacak sonuca göre istem konusunda karar verilmesi gerekir.Açıklanan bu değişik gerekçe ile Yerel Mahkeme direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerekir.SONUÇ : Davalı A.M. A. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesinin atfı dikkate alınarak HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.10.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.KARŞI OYDavalı A.M. A.'ya yargılamanın başlangıcında "G.M. K.S. . C./Ankara" adresine tebligat yapıldığı, daha sonra çıkartılan tebligatın taşınma nedeniyle iade edildiği, ancak davalı tarafından dosyaya yeni bir adresin bildirilmediği,mahkemece de adres araştırılması yapılmadığı anlaşılmaktadır.Bunun yanı sıra tavzih şerhli karar ve temyiz dilekçesi, "Ş. M. H.S..M./Ankara" adresi davetiye üzerine yazılmak suretiyle, davalı A.'a 04.10.2005 tarihinde kalemde bizzat tebliğ edilmiştir. Aynı adrese çıkartılan diğer tebligatın iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu 35.maddeye göre tebligat yapılmıştır. Her ne kadar davalının kalemde tebliğ aldığı davetiye üzerine yukarda bahsedilen farklı bir adres yazılmışsa da, bu adresin dosyaya bildirilmiş bir adres olup olmadığı, ya da kimin tarafından bildirildiği belli olmadığından, Tebigat Kanunu'nun 35.maddesine uygun bir tebligatın varlığından söz edilemez.Bu bakımdan Daire kararı yerinde olup, hükmün Daire bozma ilamı gibi bozulması gerekir.Öte yandan Kurul çoğunluğunun kabul şekli itibariyle de; tebligatın usulüne uygun kabul edilmesine rağmen davacının bozmaya esas kararı süresinde temyiz edip etmediği hususunun Kurul tarafından tartışılmamasının da doğru olmayacağını düşündüğümden Kurul çoğunluğunun aksi yöndeki düşüncelerine katılmamaktayım.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
ÖLEN KİŞİNİN TÜKETİCİ KREDİSİ BORCUNDAN SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU-SİGORTALININ HASTALIĞININ BİLDİRMEMESİ
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
Danışık nedeniyle icra takibinin iptalinin istenilmesi halinde iptali yerine icra takibinin davacı bakımından hükümsüz olduğuna karar verilmelidir.
Davacı K.. Mobilya San. Tic. A.Ş. vekili tarafından, davalılar E.. Ş.. vd. aleyhine 06/01/2011 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı işlemin iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/07/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı E.. Ş..
Kamu görevlisi hakkında hakaret içeren tweeti retweet etmek suç olur mu?
MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSuç : HakaretHÜKÜMLER : Beraat, mahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu d
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?