Dava, akde aykırılık nedeniyle akdin feshi ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne aktin feshi ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, davalı ile 21.09.2002 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesi yaptıklarını sözleşmenin 14.1 maddesine göre kiracının yönetim ve genel kurulun yapısını değiştirdiği halde kararlaştırılan 7 günlük sürede kendisine bildirilmediğini kiracı şirketin mevcut yapısına göre tek bir ortağın karar alacak konuma gelmesinin kira ilişkisinin temeli olan belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise; kiracı şirketin hissedar yapısının aslında değişmediğini eski ortağın hisse miktarının artırmasının sonuca etkisi olmadığını bu değişikliğin en son 2010 yılında gerçekleştiğini ve ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini buna rağmen davacının uzunca süre buna ses çıkarmadığını kaldı ki dayanılan sebebin doğrudan kiralananın kullanımı ile ilgili olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının sözleşmenin 14.maddesi hükmüne aykırı hareket ettiği gerekçesi ile istemin kabulü ile sözleşmenin feshine ve kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.Davada dayanılan ve hükme esas alınan 21.09.2002 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 14. maddesine göre tüzel kişi kiracı yönetim, denetim, genel kurulda çoğunluğun değişmesi veya tüzel kişiliğe hakim ortağın değişmesi halinde bu durumu değişikliğin meydana geldiği tarihten itibaren en geç 7 gün içinde kiraya verene bildirmelidir. Kural olarak akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilebilmesi için akde aykırılığın kiralananın kullanımı ile ilgili olması gerekir. Sözleşmenin bir veya birkaç hükmünün ihlal edilmiş olması kiralananın bizzat kullanımı ile ilgisi olmadıkça akdin feshini gerektirir. Akte aykırılık olduğu iddia edilen eylem doğrudan kiralananın kullanımı ile ilgili bulunmadığından mahkemece bu husus göz ardı edilerek akdin feshi ile yetinilmesi gerekirken, tahliyeye de karar verilmesi doğru değildir.SONUÇYukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'ya 6217 sayılı Kanun'la eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK'un 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 14.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.