Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14741 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 9637 - Esas Yıl 2011





Davanın, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4/1-b bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu ancak, geçiş hükümlerini içeren aynı Kanun'un Geçici 7. maddesi gereğince mülga 1479 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, söz konusu mevzuat hükümlerine göre yapılan inceleme sonucunda; davanın yasal dayanaklarından olan 1479 Sayılı Kanun'un 26. maddesi ile, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, bu Kanun'a göre sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde Kurum'a başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğu, aksi durumda, Kurum'ca resen tescil işleminin yapılacağı hükme bağlanmıştır.Buna karşın, 1479 Sayılı Kanun'da sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemeler de yer almaktadır. Bunlardan ilki, “Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler” başlıklı Ek-Geçici 13. madde hükmünde, tescilleri yapılmamış, ancak, sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Yasanın tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 Sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 20.04.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür.619 sayılı KHK'nin Geçici 1. maddesi hükmünde ise; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 Sayılı Kanun'a göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.04.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” Denilmekte olup, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi'nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.Bu konuda benzer düzenlemeyi öngören 4956 sayılı Kanunun 47.madde-siyle değişik 1479 Sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesinde; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982 - 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49. ve ek 15. maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” Hükmünü içermekte olup, söz konusu düzenleme Kanun'un yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nun 04.02.2009 tarih 2009/10-52 sayılı kararında da belirtildiği üzere, davacının, Bağ-Kura giriş bildirgesi doldurarak Kuruma başvurduğu 16.05.2001 tarihinde; 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren kararı ile iptal edilmiş olmasına ve 4956 Sayılı Kanun ile 1479 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 18. madde hükmü ise, Kanun'un yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmasına göre; her iki hükmün de somut olayda uygulanma olanakları bulunmadığına ilişkin mahkemenin kabulü yerinde ise de; 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 1479 Sayılı Kanun'un 24 ve 25.maddelerinde yapılan değişiklikle “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar sicilinde kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlar”dan, gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmalarına, bu bağlamda Kanunun sigortalılık için aradığı sözü edilen koşullar dikkate alındığında, 17.08.1993 tarihinden başlayarak devam eden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan davacının dava konusu dönemde 1479 Sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği, davalı Kurum'un eksik yatırılan primleri gecikme zammı ile birlikte davacıdan tahsil etmesinin mümkün bulunduğu gözetilerek, davanın kabulü yerine, davada uygulanabilirliği bulunmayan 619 sayılı KHK, ek geçici 13. ve geçici 18. madde hükümlerine dayanılarak, davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇTemyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.