Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14669 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11245 - Esas Yıl 2014





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde temyiz eden davalı vekili Av.A.. P.. geldi. Hazır bulunanın sözlü beyanı dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava kiralanan depoda zarar gören ürün bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 01.12.2009 tarihli kira sözleşmesi yapıldığını, sözleşme uyarınca davalıya ait depolara soya fasulyesi depolandığını, sözleşmeye göre ürünün muhafazası konusunda en uygun şartları temin etme sorumluluğunun davalıya ait olduğunu, ancak davalının ürünün muhafazası için uygun şartları sağlama yönünden gerekli tedbirleri almadığını, bu nedenle ürünün zarar gördüğünü, bu hususun tespiti bakımından Bandırma Sulh hukuk Mahkemesinin 2010/72 d.iş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırdıklarını, yapılan tespitte zeminin taban suyuna karşı yeterli izolasyona sahip olmadığı, ayrıca çatı eternitlerinin yer yer kırık olduğunun belirlendiğini, sonuç olarak davacının toplam 313.806 TL zarara uğradığını belirterek şimdilik 110.620 TL hasar bedelinin avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise; kiralanan depoların sözleşmeye uygun ve elverişli bir durumda davacıya teslim edildiğini, davacının mecuru inceleyip öyle kiraladığını, depolara 04.12.2009 ve 08.12.2009 tarihlerinde iki ayrı gemi ile soya fasulyesi depolandığını, bilahare soya fasulyesinin kısmen tahliye edilerek boşalan alanlara çeltik ve buğday stoklandığını, farklı zamanlarda depolardan emtia çıkışı yapılarak yerine emtia konulmasının depoda her hangi bir ayıp bulunmadığının kanıtı olduğunu, kira müddeti içinde fevkalade kış şartları ve fırtınanın yol açtığı çatı kalkması gibi ayıplardan dolayı kendilerine her hangi bir ihbar yapılmadığını, davacının zararını sigorta şirketinden karşıladığını, zararın varlığının kanıtlanamadığını, yapılan tespitin depolarda ürün yokken yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece ürün hasarının izolasyon eksikliğinden kaynaklandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.12.2009 başlangıç tarihli ve belirsiz süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile davalıya ait iki adet depo ürün stoklanmak üzere davacıya kiraya verilmiştir. Sözleşmenin 12.maddesinde depolanan ürünün depoda en uygun şartlarda muhafaza edilebilmesi için uygun şartları sağlamak ve gerekli tedbirleri alma görevinin kiralayana ait olduğu kararlaştırılmıştır. Davacı kiraladığı depolara İtalya’dan ithal ettiği soya fasulyesi stoklamıştır. Kira ilişkisinin devamı sırasında davacı 12.04.2010 ve 10.06.2010 tarihlerinde sigorta şirketine hasar ihbarında bulunmuştur. Sigorta şirketince düzenlenen ekspertiz raporunda; 2010/Şubat ayında meydana gelen fırtına neticesinde kırılan çatı eternitlerinden sızan yağmur sularının emtianın üzerine aktığı ve zemine ulaştığı bunun yanı sıra dış cephe izolasyon eksikliğinin de rutubetlenmeye neden olduğu, deponun dolu olması nedeniyle sigortalının hasara müdahale etmediği aradan geçen süreçte 189 ton + 107 ton ürünün zarar görerek ekonomik değerini yitirdiği, zarar gören ürünün ayrıştırılarak tartımlarının yapıldığı olayın oluş şekli incelendiğinde izolasyona bağlı hasarın poliçe kapsamı dışında kaldığı belirtilmiştir. Depoların tahliyesini müteakip davacı tarafından kiralananda 29.06.2010 tarihinde tespit yaptırılmıştır. Düzenlenen tespit bilirkişi raporunda; çatı eternitlerinin yer yer kırık olduğu, dış duvar zemin izolasyonunun yetersiz olduğu bu çerçevede işyerinin yağmur ve zemin sularını almaya müsait olduğu saptanmıştır. Mahkemece dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde ise; depolanan ürünlerin zarar görmesinin tek nedeninin fırtına nedeniyle kırılan çatı örtüleri olmayıp ıslanan ürüne müdahalede geç kalınmış olmasının da zararın artmasına neden olduğu, erken müdahalede bulunulmuş olması halinde hasar boyutlarının daha az olabileceği, kira akdinin devamı sırasında gelişen olayların kiracı tarafından kiralayana bildirilmesi gerektiği ancak kiracının bu yönde ihbar ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtilmiştir. Mahkemece her ne kadar ürün hasarının binadaki izolasyon eksikliğine bağlı olarak gerçekleştiği, izolasyon eksikliğinin binada en başından beri mevcut olan gizli ayıp niteliğinde olduğu dolayısıyla zarardan tümü ile kiralayanın sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 52. maddesinde; zarar gören tarafın kendi fiili ile zararın meydana gelmesine veya zararın artmasına katkıda bulunması veya zararı meydana getiren kişinin durumunu ağırlaştırması durumunda, hâkime hükmedilecek tazminatta indirim yapma veya tazminata hükmetmekten tümüyle kaçınma yetkisi tanımak suretiyle ortak (müterafık) kusurlu davranışın tazminata etkisini kabul etmiş bulunmaktadır. 30.04.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda kiracının ıslanan ürüne müdahalede geç kalmış olmasının zararın artmasına neden olduğu erken müdahalede bulunmuş olması halinde hasar boyutlarının daha az olabileceği kanaati bildirilmiştir. Nitekim sigorta ekspertiz raporunda da benzer değerlendirmelerde bulunulmuştur. Kiracının mevcut koşullar çerçevesinde ıslanan ürüne müdahale imkanının bulunup bulunmadığı, çatı kaplamasında oluşan hasarın TBK 318.maddesi uyarınca kiralayana süresinde ihbar edilmesi halinde zararın daha az boyutta gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, bu çerçevede davacının zararın artmasına etki edip etmediğinin somut veriler çerçevesinde yeniden tartışılıp değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Öte yandan ürün hasarının salt izolasyon yetersizliğine bağlı tutulması da yerinde olmayıp fırtınada kırılan eternitler, dış duvar ve zemin yalıtımlarının yetersiz oluşu gibi faktörlerin zarara ne oranda etki ettiklerinin tespit edilerek zarara etki eden her bir unsur açısından tarafların sorumluluğunun ve nihai kusur durumlarının da TBK’nun 52.maddesi çerçevesinde uzman bilirkişiler kurulu marifetiyle belirlenmesi keza zarar gören ürünün gıda maddesi olarak tüketimi dışında başka şekillerde değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığı bu yönü ile ekonomik değer ifade edip etmediğinin de belirlenerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.