Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14667 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11176 - Esas Yıl 2014





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av.H.. M.. geldi. Hazır bulunanın sözlü beyanı dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava kira artış şartından kaynaklanan fark kira alacağına yönelik itirazın iptali, icra inkar tazminatı ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece itirazın kısmen iptaline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili; davalının 01.06.1998 başlangıç tarihli sözleşme uyarınca kiracı olduğunu, kira parasının mahkeme kararı ile 01.07..2008 tarihinden itibaren aylık brüt 29.917 TL olarak belirlendiğini, kesinleşen kira tespit kararı doğrultusunda davalının kira farklarını ödediğini, ancak davalının sözleşmenin 1.8.b maddesinde artış şartı bulunmasına rağmen 01.07.2009 tarihinden itibaren kira bedeline hiçbir artış uygulamadığını, sözleşmedeki artış şartı uyarınca geriye dönük 20 aylık kira farkının tahsili için davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının borca itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının tahsiline ve davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise sözleşmenin 1.8.b maddesindeki artış koşulunun sözleşme süresi ile sınırlı olduğunu, sözleşmede yenilenen kira dönemlerinde kira artışının öngörülmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; sözleşmede yer alan artış koşulunun kira sözleşmesinin yasa gereği kendiliğinden uzadığı dönemlerde de geçerli olduğunun kabulü ile 100.460 TL asıl alacak 103.559 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, davacının tahliye istemi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.06.1994 başlangıç tarihli ve 4 yıl 1 ay süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 1.8 maddesinde; mecura ait kira parasının 1994/Aralık ayı dahil bu aya kadar 7.708 USD+KDV olarak ödeneceği, 01.01.1995-31.12.1995 dönemi aylık kira parasının DİE tarafından ilan edilen tüketici fiyat endeksi oranında arttırılarak hesaplanacağı, kira sözleşmesi sonuna kadar takip eden yıllarda yine aynı esas uygulanmak suretiyle kira bedelinin arttırılarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşme hükmünden kira artışlarının sözleşme süresi ile sınırlandırıldığı, sözleşme süresinin sona ermesinden sonraki yenilenen kira dönemine ilişkin taraflarca kararlaştırılmış bir artış hükmü bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kira süresinin sona erdiği 30.06.1998 tarihinden sonraki dönem ve bunu takip eden dönemler için sözleşmenin artış koşulu içermediğinin kabulü gerekir. Kira parasının tespitine ilişkin taraflar arasında görülüp sonuçlanan davada mahkemece kira parasının 01.07.2009 tarihinden itibaren brüt 29.917 TL olarak tespitine karar verilmiştir. Davacı davalının kesinleşen mahkeme kararı doğrultusunda 29.917 TL kira bedeline 01.07.2009 tarihinden itibaren artış yapmadığını belirtmiştir. Davacının iddiası sözleşmedeki artış koşuluna dayalı fark kira alacaklarına yönelik olup sözleşmedeki artış koşulu sözleşmenin ilk 4 yıl 1 ayı için geçerli olduğundan mahkemece alacak isteminin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.Öte yandan dava itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Davacı vekili davalı hakkında kira farkı alacaklarına yönelik tahliye talepli icra takibi yapmış, davalı tarafından borca itiraz edilmesi üzerine de işbu davayı açmıştır. Mahkemece davacının istekleri arasında yer alan tahliye istemi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olup bu husus mahkemece hüküm ve değerlendirme dışı tutulmuştur. HMK’nun 297/2 maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında bir hüküm verilmesi zorunlu olup mahkemece bu gereğe uyulmaksızın tahliye istemi hakkında hüküm tesis edilmemiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün her iki taraf yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.