Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14663 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5269 - Esas Yıl 2013
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti
içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle
ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için
Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya
içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği
görüşülüp düşünüldü :İİK. nun 72/5. maddesi uyarıca menfi tesbit
ilamının kesinleşmeden takibe konulması olanaklı değildir. İlam bir
bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir. İlamda
yer alan tüm alacak kalemleri ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale
geleceğinden ilam kesinleşmeden eklentilerin ayrıca takibe konu
edilmeleri de söz konusu olamaz. Diğer bir anlatımla; borçlunun borçlu
olmadığını kanıtlamak için açtığı menfi (olumsuz) tespit davası sonunda
alınan ilamın yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümleri, davanın
kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütündür. Bu kalemlerin
kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş
olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilamın esas hakkındaki hükmü
kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm
bölümü ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemez (HGK. 5.10.2005 tarih
ve 12-534 2005/554 sayılı kararı). Yukarıda yapılan açıklamalar
doğrultusunda, somut olayda, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin
15.12.2010 tarih ve 2010/625 E, 2010/680 K. sayılı menfi tesbit ilamının
29.03.2011 tarihinde kesinleşmiş olması karşısında, anılan ilamda yer
alan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri alacaklarının da bu
tarih itibariyle hesaplamaya dahil edilmesi ve kesinleşme tarihinden
itibaren 3095 Sayılı Yasanın 1.maddesine göre yasal faiz uygulanması
gerekir. Buna göre bilirkişi ....................tarafından düzenlenen
29.05.2012 tarihli ilk raporda, anılan alacak kalemlerinin menfi tesbit
ilamının kesinleştiği tarih itibariyle hesaba katıldığı ve dolayısıyla
raporun yukarıda yapılan açıklamalara uygun olduğu anlaşılmaktadır.Bu
durumda mahkemece anılan rapor esas alınarak sonuca gidilmesi
gerekirken, menfi tesbit ilamının karar tarihi esas alınarak resen
yapılan hatalı hesaplamaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi
isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile
mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428.
maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün
içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2013 gününde
oybirliğiyle karar verildi.