İNCELENEN KARARIN:MAHKEMESİ : Aile MahkemesiTARİHİ : 20/03/2015Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, kadın ve ortak çocuklar yararına takdir edilen nafakalar ile tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Davacı-davalının ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun şekilde dayanmadığı vakıalar hükme esas alınamaz (HMK m. 25/1). Tahkikat ön inceleme sonuç tutanağında belirtilen vakılara göre yapılır (HMK m. 140/3). Davacı-davalı tarafından, davalı-davacının başka bir kadına karşı nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçlarını işlediği ve tehdit ettiği vakılarına dayanılmamıştır. Dayanılmayan bir vakıanın, tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle davalı-davacıya kusur olarak yüklenmesine imkan bulunmamaktadır. Bunun dışında, mahkemece sabit görülen ve davalı-davacı erkek tarafından eşine yönelik söylediği kabul edilen, "ben seni sevmedim, ben sevgilimi unutamadım, çocukları da al ayrılalım" , "senle artık yollarımızı ayıralım" , "erkek dediğin dışarıda gezer, evine de döner" beyanları duyuma dayalı olmayan aktarma beyanlar olup, ispat edilememiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında, birlik görevlerini yerine getirmeyen, ortak konutu terk ederek birlikte yaşamaktan kaçınan davalı-davacı boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğundan, davalı-davacı erkeğin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile boşanmaya ilişkin hükmün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiş (HUMK. m. 438/son) ve aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Boşanmanın eki niteliğindeki manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olayların tazminat talep edenin kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikteolması gerekir (TMK m. 174/2). Yukarıda 2. bentte belirtilen ve gerçekleşen erkeğin kusurlu davranışları davacı-davalı kadının kişilk haklarına saldırı oluşturan nitelikte değildir. Başkaca bir olayın varlığı da kanıtlanabilmiş değildir. O halde davacı-davalı kadının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp hükmün bozulması gerekmiştir.3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası fazladır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.