Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1453 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11035 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,ECRİMİSİL, TAZMİNATTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik HakimiSüleyman Yumma 'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Asıl dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleşen dava ise; haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat isteklerine ilişkindir.Davacılar, kayden paydaşı bulundukları 23 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne davalıların üzüm,fındık ve söğüt ağaçlarını keserek yol açmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemişler, birleşen davada ise ağaçların kesilmesi nedeniyle uğranılan zararın karışılığı olarak 3.000,00 TL tazminatın tahsilini istemişlerdir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, elatma olgusunun keşfen sabit olduğu, ancak davalıların taşınmazı muvafakata dayalı olarak kullandıkları gerekçesi ile asıl davada elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin reddine; birleşen davanın kısmen kabulü ile 288,88 TL nın tahsiline karar verilmiştir.Bilindiği üzere; 5219 ve 5236 sayılı Kanun ile HUMK nun 427/2. maddesi uyarınca 1.1.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL den az olan davalara ait yerel mahkeme kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği öngörülmüştür.O hâlde; birleşen davada; temyiz eden davalılar yönünden hüküm altına alınan miktar, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından davalılar vekilinin temyiz isteminin REDDİNE.Davalıların asıl dava yönünden temyiz itirazlarına gelince;Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı HMK'nın 120 (1086 sayılı HUMK'un 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin ve yıkımı istenen şeyin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın, hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, el atmanın önlenmesi isteği yönünden harç yatırılmadığı gibi, yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği gibi; 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.Hâl böyle olunca; öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların asıl dava yönünden temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.