MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; 30, 31, 161, 162, 163, 168, 174, 175, 185 ve 186 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıt maliklerinden ..........'nin baba adı '' .......... '' ile soy adı '' ............ '' in eklenmesi ile '' .......... kızı .......... ............ '' olarak tashihine, 167, 361, 365, 368, 427, 432, 444, 447, 406 ve 409 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıt maliklerinden .......... kızı ..........'nin soy adı olan '' ............ '' in eklenerek '' .......... kızı .......... ............ '' olarak tashihine karar verilmiştir.Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki; ismi düzeltilmesi istenen murisin babası olan ...............'in anne, baba, kardeş, eş ve çocuklarını gösterir nüfus aile kayıt örneğinin dosya arasına celp edilmediği, ayrıca nüfus müdürlüğünden gelen 20/02/2013 tarihli cevabi yazı ve ekleri uyarınca tespit edilen tapu maliki olabilecek '' .......... '' ve özellikle '' .......... kızı .......... ............ '' isimli şahısların bulunmasına rağmen söz konusu şahısların yada kanuni mirasçılarının duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazda mülkiyet hakkı iddialarının bulunup bulunmadığının kendilerinden sorulmaması yerinde değildir.Hâl böyle olunca; ismi düzeltilmesi istenen murisin babası ...............'in anne, baba, kardeş, eş ve çocuklarını gösterir nüfus aile kayıt örneğinin dosya arasına celp edilmesi, nüfus müdürlüğünden gelen 20/02/2013 tarihli cevabi yazı ve ekleri uyarınca tespit edilen tapu maliki olabilecek '' .......... '' ve özellikle '' .......... kızı .......... ............ '' isimli şahısların ya da kanuni mirasçılarının duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazda mülkiyet hakkı iddialarının bulunup bulunmadığının kendilerinden sorulması, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda yeniden titizlikle araştırma yapılması, araştırmalar sonucu kayıt maliki ile kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen şahsın aynı kişi olduğu hususunda hala tereddüt duyulması halinde gerekirse tespit bilirkişileri ve tanıkların da refakate alınarak taşınmazlar başında keşif yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.