Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. Tüketici Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.04.2012 gün ve 2011/437 E. 2012/235 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Emlak Konut G.Y.O.A.Ş.vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 12.12.2012 gün ve 2012/17833 E. 2012/28469 K. sayılı ilamı ile;(....Davacı, davalıların yapmış oldukları kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 3 nolu parsel üzerinde inşa ettikleri bloklardan kendi hisselerine düşen 40 nolu bağımsız bölümün satışı konusunda 5.5.2007'de davalılarla anlaştığını, daire sözleşmede belirlenen sürede teslim edilmediği için konut kredisini ödemekte zorlandığını ve bu açığı kapatabilmek için sürekli yeni krediler çekmek zorunda kaldığını, davalılar uzunca bir süre sonra daireleri tamamladıkları için daireyi teslim alması için kendisine 15.12.2010 tarihli yazıyı gönderdiklerini, aynı tarihte daireyi teslim almaya gittiğinde daire içinde teknik şartname ve plana aykırı pek çok imalat olduğunu gördüğünü ve bunları 1 hafta içinde gidereceklerini söylediklerinden anahtarı teslim almadan ayrıldığını, 16.03.2011'de daireyi tekrar teslim almaya gittiğinde daire halen teknik şartnameye uygun hale getirilmediği için daireyi ihtirazi kayıtla teslim aldığını ileri sürerek, dairenin sözleşmede belirtilen 30.06.2008'de teslim edilmemesi nedeniyle kira geliri elde edemediği ve konut kredisinin bir kısmını kira geliriyle ödeyemediği için çekmek zorunda kaldığı krediler nedeniyle uğradığım zararın hesaplanarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mevcut bu zararın 16.000,00 TL sının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve yaşadığı elem ve ıstırap nedeniyle 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı E.. O.. davanın reddini dilemiş, davalı B...İnş. Taah. ve Tic. Ltd. Şt. davaya cevap vermemiştir.Mahkemece bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı E.. O.. tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Bilirkişi tarafından bir taraftan ayıplı ve eksik imalat bedeli hesaplaması yoluna gidilmiş, bir taraftan da değer düşüklüğü hesaplaması cihetine gidilerek kendi içinde çelişkiler oluşturulmak suretiyle bulunan her iki değer toplanarak hüküm kurulmuştur. Oysaki eksik imalat bedeli belirlendiğine göre artık dairenin diğer düşüklüğünden söz edilemez. Bilirkişi raporu yetersizdir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının talepleri de gözetilmek suretiyle, konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden mahallinde keşif yapılarak sonucuna uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir …)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalılardan E.. O.. vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava; eksik ve ayıplı ifaya dayalı maddi tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekili, davalılarca inşa edilen bloklardan kendi hisselerine düşen bağımsız bölümün satışı konusunda tarafların anlaştığını, ancak belirlenen sürede daire teslim edilmediği için müvekkilinin konut kredisini ödemekte zorlandığını ve bu açığı kapatabilmek için sürekli yeni krediler çekmek zorunda kaldığını, sonrasında dairenin teknik şartname ve plana aykırı pek çok eksik ve kötü imalatla teslim edildiğini, bu eksikliklerin davalılarca giderilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin gecikme tazminatının karşılayamayacağı miktarda olan munzam zararının, dairedeki değer kaybı ile bedel tenzili miktarının, eksik imalatların giderilmesi bedelinin ve diğer zararlarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ıslahla birlikte 24.405.00 TL maddi, 15.000.00 TL manevi tazminatın davalılardan faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı E.. O.. vekili, müvekkiline atfı kabil bir kusurun bulunmadığını, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı Bozoğlu İnş. Taah. ve Tic. Ltd. Şt., davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre davacının sözleşmeye konu bağımsız bölümdeki eksik ve ayıplı işlerden dolayı davalıdan toplam 24.405.00 TL alacaklı bulunduğu, manevi tazminat koşullarının oluşmadığından bahisle, maddi tazminat talebinin ıslah edilmiş şekli ile kabulü ile toplam 24.405.00 TL maddi tazminatın 16.000.00 TL’sinin dava tarihinden, 8.405.00 TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; manevi tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine dair verilen karar, davacı vekili ile davalılardan E.. O.. vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.Mahkemece, önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalılardan E.. O.. A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Eksik ve ayıplı işler nedeni ile ortaya çıkan bedel farkının (semen tenzilinin) ödetilmesi isteğine ilişkin indirilecek miktarın tespitinde doktrinde, “mutlak metod”, “nisbi metod” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcut olmakla birlikte somut olayda uygulanması gereken yöntem, Yargıtay uygulamaları ile de yerleşmiş bulunan “nispi metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemidir.Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile mevcut ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır.Somut uyuşmazlıkta mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik ve ayıplı imalat bedeli hesaplanmış, ancak bunun yanında ayrıca değer düşüklüğü de hesaplanarak bulunan her iki değerin toplamı karar altına alınmıştır.Yukarıda açıklanan ilke uyarınca mahkemece yapılacak iş, alanında uzman kişilerden oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinden, taraflarca kararlaştırılan satış bedeli gözetilmeksizin satış tarihi itibariyle dairenin ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı rayiç değerinin ayrı ayrı belirlendiği, belirlenecek bu miktarların birbirine oranlandığı, tespit edilecek bu oranın taraflarca kararlaştırılan satış bedeline uygulanarak, bu şekilde satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bulunduğu Yargıtay denetimine uygun bir rapor alıp davacının talebi ile tarafların kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle yapılacak değerlendirme sonucunda hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.Belirtilen hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.SONUÇ: Davalılardan E.. O.. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.