Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi ve gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, müvekkilinin davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı oldukları araçların neden olduğu kaza sonucunda sürekli işgücü kaybına uğrayacak düzeyde yaralandığını ileri sürerek, 5.000,00.-TL. sürekli işgücü tazminatı, 5.000,00. -TL. tedavi gideri tazminatı ve20.000,00. -T L. manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile işgücü kaybından doğan maddi tazminat talebini 96.371,99.-TL. olarak arttırmıştır.Davalı Feyzullah, G. Gıda Dış Tic. San. Tic. A.Ş. vekili, araç malikinin Feyzullah olduğunu, müvekkili şirketin aracın işleteni olmadığını, hatır taşıması yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı A.O. Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini istemiştir.Davalı K.A. Sigorta A.Ş. vekili, davanı reddini istemiştir.Davalı Reyhan vekili, davanın reddini istemiştir.Davalılar Cumhur ve Orhan davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davalı K.A. A.Ş. aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalılar Orhan ve Reyhan aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı G. Gıda Dış Tic. San. Tic. A.Ş’’nin işleten olduğu iddiası ile sunulan kira sözleşmesinin onaylı olmaması nedeniyle aracın işleteni olduğunun kanıtlanamadığı, meydana gelen kazada davalı sürücü Cumhur’un tam kusurlu olduğu, davacının %42 oranında sürekli işgücü kaybına uğradığı ve davacının hatır için taşındığı, belirlenen tazminattan %25 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, bilirkişi hükme esas alınarak, 72.279,99.-TL. maddi tazminatın davalı A.O. Sigorta A.Ş. poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılar A.O. Sigorta A.Ş, Feyzullah ve Cumhur’dan müteselsilen tahsiline, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 15.000,00.-TL’nin davalılar Feyzullah ve Cumhur’dan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zararın giderilmesine yönelik maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekili, davalı G. Gıda Dış Tic. A.Ş’nin aracın işleteni olduğunu ileri sürmüş ve buna ilişkin kira sözleşmesi sunmuştur.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin, işleten sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı“işletenin”kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasanın 3. maddesinde,“İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesini kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.”şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanununun 85. maddesinde ise,"Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ”hükmüne yer verilmiştir.Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimdenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.Somut olayda, 05.05.2004 tarihli kira sözleşmesinde kazaya neden olan araç bir yıllığına davalı G. Gıda Dış Tic. A.Ş. tarafından kiralanmış olup bu sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde işleten sıfatının kiracıya geçtiğinin de kabulü gerekir.O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde göz önünde bulundurularak, davalı araç maliki Feyzullah aracının davalı G. Gıda Dış Tic. A.Ş‘ye kiraladığına göre, taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayırları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken sözleşmenin onaylı olmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğunun kabulü doğru görülmemiştir.3- BK’nın 46. maddesi uyarınca, cismani zarar uğrayan kişi tamamen ve kısmen çalışma gücü kaybından doğan zararını talep edebilir. Davacı, meydana gelen kaza sonrasında geçirdiği uzun bir tedavi süreci sonunda, sürekli işgücü kaybına uğrayacak düzeyde yaralanmıştır. Bu süreçte davacının, tedavi ile ilgili yaptığı tüm harcamaları yazılı belge ile kanıtlaması imkansızdır. Bu durumda BK’nın 42. maddesi de dikkate alınarak, hekim bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre, davacı tarafından yapılması zorunlu olan tedavi giderine hükmedilmesi gerekirken, kanıtlanamadığı gerekçesi ile tedavi gideri isteminin reddine karar verilmesi de doğru olmamış, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.