Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava yeniden inşaat ve akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar vermiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının yazılı bir kira sözleşmesi yapılmaksızın taşınmazın zemin katında kiracı olduğunu, şifaen yapılan kira sözleşmesinde yakıt giderlerinin kiracı tarafından ödenmesi kararlaştırıldığı halde kiracının kendisine düşen yakıt bedelini ödemediğini, 2012 yılına ait 350,00 TL ve 2013 yılına ait 350,00 TL olmak üzere toplam 700,00 TL yakıt borcunun olduğunu, ayrıca müvekkilinin dava konusu taşınmazda önemli tadilatlar yapacağını, buna ilişkin onaylı projenin mahkemeye sunulacağını belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı oturumdaki beyanında, kira sözleşmesine aykırı bir davranışta bulunmadığını, kendisine 2013 yılının Kasım ayında dükkandan çıkması hususunda herhangi bir ihtarda bulunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın tadilata uygun olduğu, kiracının yakıt giderleri vb. yan giderleri ödemediği gerekçesiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 350/2 maddesi uyarınca kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.1- Türk Borçlar Kanununun 350/2. maddesi hükmüne göre kiralananın yeniden inşa veya imar amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi için açılacak davaların belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK.’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir.Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliler toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir.Olayımıza gelince; davacı ve davalı arasında sözlü kira ilişkisi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak hem davacı hem de davalı kira sözleşmesinin başlangıç tarihini ve süresini belirtmemişlerdir. Bu durumda dava da dayanılan sözleşmenin başlangıç tarihi ve süresi üzerinde durularak bu konuda taraf delilleri toplanıp, davanın süresinde açılıp açılmadığının saptanmasından sonra işin esasının incelenmesi gerekir.2-Davalının akde aykırılık nedenine dayalı tahliyeye yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü yakıt giderlerinin ödenmemesi bizzatihi kiralananın kullanımı ile ilgili olmadığından akde aykırılık oluşturmaz. Akde aykırılık nedenine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 24/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.