Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14372 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11969 - Esas Yıl 2011





Davacı vekili, müvekkillerinin murisi İ.E.’nin oğlu O.E. ile birlikte Ç. Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ortakları olduğunu, muris İ.E.’nin söz konusu şirketteki toplam payın 95’ine karşılık gelen 570 payını gayrı resmi birlikte yaşadığı davalıya devrettiğini, diğer ortak O.'nun da 30 payını muris İ.E.'nin isteği doğrultusunda davalı S.'nin yeğeni H.Ç.'ye devrettiğini, söz konusu devir işleminin muvazaalı olduğunu, kendilerinden mal kaçırmaya yönelik bir işlem olduğunu, hisse devrinden sonra dahi muris İbrahim'in şirkette müdürlük yetkisinin devam ettiğini, şirketin idare ve tasarruf yetkisinin muris İbrahim'de bulunduğunu, ayrıca şirketin merkezinin bulunduğu taşınmazın değeri ve şirketin malvarlığı gözetildiğinde hisse devir sözleşmesinde devir bedeli olarak gösterilen 30.000.00 TL'nin çok düşük kaldığını ileri sürerek, muris İ.E.'nin davalıya muvazaalı olarak devrettiği toplam 570 hissenin veraset ilamına göre müvekkillerine intikal etmesi gereken toplam 427.5 hissenin S.Ç.'den alınarak veraset belgesine göre payları oranında davacılara aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, şirket hisse devrinin muvazaalı olmadığını, şirket hissesinin menkul mal niteliğinde olduğunu, muris muvazaasına dayalı olarak iptali talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, BK'nin 18. maddesinin genel hükmu dışında kanunlarda yer almayan muris mu-vazaasınını esas dayanağını 01.04.1974 tarih ve 1974/1-2 sayılı Yargıtay içtihatları birleştirme kararından aldığı, söz konusu içtihadı birleştirme kararına göre ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaya ancak taşınmaz malların konu olabileceği, taşınır mallar için muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal davası açılamayacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.05.2008 tarih ve 2008/4-399 Esas, 2008/408 Karar sayılı kararında da bu durum açıkça belirtildiği, şirket hissesinin ise Türk Ticaret Kanunu'na göre taşınır mal niteliğinde bulunduğu, bu nedenle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak iptal davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı limited şirket hisse devir işleminin iptali istemine ilişkindir. Davacılar, muris İbrahim Evirgen'in eşi ve çocukları olduklarını, murisin ortağı olduğu Çırağan Dış Tic. Ltd. Şti.'nin toplam payının 95'ine karşılık gelen 570 payını davalıya muvazaalı şekilde devrettiğini, bu devrin kendilerinden mal kaçırmaya yönelik bir işlem olduğunu, hisse devrinden sonra da şirketin idare ve tasarruf yetkisinin muris İbrahim'de bulunduğunu, ayrıca şirketin malvarlığı gözetildiğinde hisse devir sözleşmesinde devir bedeli olarak gösterilen 30.000.00 TL'nin de çok düşük kaldığını ileri sürmüşlerdir. Davalı ise yapılan hisse devrinin muvazaalı olmadığını, devir bedelini ödediğini savunmuştur. Mahkemece, BK'nin 18. maddesinin genel hükmü dışında kanunlarda yer almayan muris muvazaasının esas dayanağını 01.04.1974 tarih ve 1974/1-2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'ndan aldığı, söz konusu içtihadı birleştirme kararına göre ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaya ancak taşınmaz malların konu olabileceği taşınır mallar için muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal davası açılamayacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.05.2008 tarih ve 2008/4-399 Esas, 2008/408 Karar sayılı kararından da bu durumun açıkça belirtildiği, şirket hissesinin ise Türk Ticaret Kanunu'na göre taşınır mal niteliğinde bulunduğu, bu nedenle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak iptal davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, davaya konu edilen limited şirket hisseleri Mersin 5. Noterli-ği'nin 16.03.2010 tarih 06603 yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile davalıya devredilmiş, 16.03.2010 tarih 2010/7 sayılı ortaklar kurul kararı ile kabul edilip, pay defterine işlenerek ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiştir.6762 sayılı TTK'nin 520. maddesinde “Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartıyla hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır. Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez.” Hükmüne yer verilmiştir. Bu açık hüküm karşısında limited şirket hisse devrinin geçerli olmasının resmi biçim koşuluna bağlı olduğu kuşkusuzdur.Görüldüğü gibi limited şirket hisseleri taşınır mal hükmünde olsalar dahi devirleri taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenleme koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, satış da olsa bağış da olsa geçerli olabilmesi için yasanın öngördüğü resmi şekilde yapılması gerekmektedir.Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, böyle bir uyuşmazlığın çözümüne, taşınmazlarla ilgili olan ve kendi alanı ile sınırlı bulunan 01.04.1974 tarih ve V2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanması olanaklı değildir. Bu itibarla mahkemece somut uyuşmazlığın BK'nin 18. maddesi ve TTK'nin 520. maddeleri kapsamında değerlendirilip çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇYukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 990.00 TL.duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 05.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.