Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14367 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10278 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2010/391-2013/400Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin, aracını satması için, dava dışı İsa'yı, davalı noterin sorumluluğundaki Bursa 21. Noterliğinde, 29.06.2009 tarihli işlemle vekil tayin ettiğini, dava dışı İsa'nın, 02.07.2009 günü aracı müşterilere göstereceğini söyleyerek müvekkilinden aracın anahtarını alıp, bir daha geri getirmediğini; sonradan, dava dışı İsa'nın, dolandırıcı olduğu, müvekkilinden anahtarı aldıktan sonra davalı notere gidip, adına çıkarılmış vekaletname suretini alıp, başka bir noterlikte aracı, dava dışı üçüncü kişiye sattığını öğrendiklerini; müvekkilinin aracının elinden rızası dışında çıkmasına, vekaletname suretini, müvekkilinin rızası olmaksızın, dava dışı İsa'ya veren, davalı noterin sebep olduğunu ve davalı noterin müvekkilinin uğradığı zararı tazmin etmesi gerektiğini ileri sürerek; 18.000,00 TL'nin davalı noterden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı noter vekili, cevap dilekçesinde; davacının, tanımadığı bir kişiye vekalet vermekle bir risk aldığını, satış bedelini almadan aracı bu kişiye teslim ederek kusurlu davrandığını, davacının 03.07.2010 tarihli azlini, müvekkilinin tüm noterlere bildirdiğini; ancak, satışa engel olunamadığını, vekil olan İsa'nın, vekalet suretini alma yetkisine sahip olduğunu, Noterlik Kanununun 72. maddesinde yazılı ilgili kavramının, vekalet verilen kişiyi de kapsadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; noter hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan açılan ceza davasında noterin beraatine karar verildiği, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 13.02.2013 tarih ve 2011/22816-2013/4001 sayılı kararında "1512 sayılı Noterlik Kanunu 94. maddesinde vekillerinde işlem örneklerinin verilebileceği kişiler arasında sayılması karşısında, sanığın araç satışı için vekil olarak atanan kişiye vekalet belgesi örneğini verme şeklindeki suça konu eyleminde, hukuken aykırılık bulunmadığından" bahisle beraat kararının onandığı, davalı Noter'in, vekil olan İsa'ya vekalet örneği vermesinin usul ve yasaya uygun olduğu, bu vekaletle aracın başkalarına satışı ve davacının zarara uğraması arasında illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; noterin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindirTemyize konu uyuşmazlık; noterin örnek verme işlemine ilişkin olup, Noterlik Kanunu'nun 72. maddesinde tanımlanan ilgili kavramına, kendisine vekaletname verilen vekilin girip, girmediği, buna bağlı olarak da, davalı noterin vekalet verilen kişiye vekaletname örneğini vermesinden dolayı sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının aracını satmak için oto pazarına götürdüğü, dava dışı İsa'nın davacının yanına gelerek, araç alım satım işi ile uğraştığını, aracı satabileceğini belirterek, davacıdan, adına vekaletname çıkarmasını istediği, davacının, davalı noterin sorumluluğunda olan noterlikte, dava dışı İsa adına vekaletname çıkardığı, vekaletnameyi İsa'ya vermeyip, kendi uhdesinde tuttuğu ancak İsa'nın 02.07.2009 tarihinde aracı müşteriye gösterme bahanesi ile aracın anahtarını davacıdan aldığı, ardından davalı notere giderek adına daha önce çıkartılmış olan vekaletnameyi istediği, davalı noterin vekaletnamenin suretini İsa'ya verdiği, İsa'nın aracı bu vekaletname ile başka bir noterlikte dava dışı üçüncü kişiye sattığı ve davacıyı bu şekilde dolandırdığı anlaşılmaktadır.Noterlik işlemleri; Düzenleme, Onaylama ve Örnek verme ve Diğer işlemler olmak üzere dört ana başlıkta toplanır.Kural olarak noterler, ilgililerin istemi üzerine, hukuki işlemleri belgelendirirler. 1512 Sayılı Noterlik Kanunu'nun 72. maddesinde, "İlgili", belgelendirme isteminde bulunan kişi, olarak tanımlanmıştır.Diğer taraftan, 1512 Sayılı Noterlik Kanunu'nun 94. maddesinde, noterlerin, yapılan işlemlerin örneklerini ancak ilgililerine, kanuni mümessil veya vekillerine yahut da mirasçılara verebilecekleri hükme bağlanmıştır.Buna göre uyuşmazlığın çözümü için öncelikle vekalet sözleşmesinin tarafı olan vekilin, Noterlik Kanunu'nun 72 ve 94. maddesinde belirtilen "ilgili" kavramına girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.Bu hususta Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü 19.01.2007 gün ve 1163 sayılı yazısında, Noterlik Kanunu'nun 72. maddesinde "ilgili" belgelendirme isteminde bulunanan kişidir, denilmek suretiyle, ilgili kavramına Noterlik Kanunu yönünden genel ve sınırlayıcı bir tanım getirildiği, Kanunun genel ve sınırlayıcı bu açık hükmü karşısında ilgili kavramını, temlik, feragat ve vekalet gibi tek taraflı işlemlerde lehine işlem yapılanlar ile vekalet verileni de kapsayacak şekilde yorumlamanın mümkün olmadığını bildirmiştir.Türkiye Noterler Birliği Yönetim Kurulunca görevlendirilen, İstanbul Noter Odası Hukuk Komisyonu, noterlerin görevlerinin gereklerine uygun davranmalarını sağlamak üzere 2009 yılında bir bildiri yayınlamış ve örnek verme işlemleri sırasında TNB’nin 25.12.2007 tarih 26018 sayılı Hukuk yazısında yer alan, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün, 19.01.2007 günlü ve 1163 sayılı yazısı gereğince işlemde imzası bulunmayanlara veya bu konuda özel yetkisi olmayanlara örnek verilemeyeceği hususu bildirilmiştir.Öte yandan, Noterlik Kanunu’nun 1. maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti olduğu ve noterin, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirdiği belirtilmiştir. Görevi belge ve işlemlere resmîyet kazandırmak olan noterlerin, yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluktur. Bu kadar önemli bir işin yapılmasıyla yetkili kılınan noterlerin sorumluluklarının da düzenlemeye paralel olması gerekir. Noterlerin uzmanlığına inanan ve güvenen iş sahipleri, yapılan iş ve işlemlerin tam ve sağlıklı olduğu konusunda kuşku duymamalıdırlar. Bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar doğmuşsa noterin bundan sorumlu olması doğaldır.Noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde hüküm altına alınmış olup; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterlerin, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu oldukları, noterin, ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Buna göre noter, gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.Noterin, örnek verme işleminden doğan sorumluluğunu irdelerken, davacı ile dava dışı İsa arasında akdedilen vekalet sözleşmesinin unsurlarının da incelenmesi gerekmektedir.Vekâlet sözleşmesi, vekâlet veren ile vekil arasında akdedilen, vekilin vekâlet verenin menfaatine ve iradesine uygun bir sonuca yönelik işgörmeyi üstlendiği bir sözleşmedir. BK'nın 396/1 hükmünde, vekâletten azil ve istifanın, her zaman mümkün olduğu öngörülmüştür. TBK’nin 512. maddesinde ise, vekâlet veren ve vekilin, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebileceği belirtilmiştir. Vekâlet veren ve vekile tanınmış bulunan söz konusu sona erdirme hakkı, vekâlet verenin talimat verme hakkı vevekilin talimata uymama hakkının bir görünümü olarak karşımıza çıkar. Bu şekilde, taraflara tek taraflı sona erdirme hakkı verilmesinde, vekâlet sözleşmesinin, vekil ile vekâlet veren arasındaki güven ilişkisine dayanmakta oluşu rol oynar. Vekâlet sözleşmesinde, söz konusu düzenleme ile tarafların her zaman, bir sınırlamaya veya süreye, karşı tarafın rızasına tabi olmaksızın ya da özel veya geçerli bir sebep gösterilmesine gerek olmaksızın tek taraflı olarak sözleşmeye son verme imkânı tanınmıştır.Eldeki davada, davacı, vekile, aracın anahtarını, aracı müşteriye gösterebilmesi için vermiştir. Burada davacının iradesi, yalnızca aracın denenmesi olup, noterin, vekaletname suretini vekil edilene vermesi ile, vekil edenin, vekaletten dönme hakkı elinden alınmıştır.Bu kapsamda, Noterlik Kanunu'nun 72. maddesinde yer alan "ilgili" kavramına kendisine vekalet verilen kişinin girmeyeceği açıktır. İlgili kavramının yorum yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.Hal böyle olunca mahkemece; ilgili kavramına vekalet verilenin girmediği göz önünde bulundurularak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.