Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1435 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 26127 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: Görele İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/12/2011NUMARASI : 2009/75-2011/30Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı M.T.tarafından borçlu A. O. hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takibin kesinleşmesi üzerine, borçlu adına kayıtlı G. ili, G. ilçesi, S. mahallesi, Y.mevkii, 80 ada 15 parsel sayılı taşınmaza 02.09.2009 tarihinde haciz konmuştur. Şikayetçi üçüncü kişi, icra mahkemesine başvurusunda; taşınmazın 05.10.2005 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile borçlu A. O.'ya devredildiğini, borçlu tarafından teslim edilmesi gereken dairelerin teslim edilmediğini, borçluya karşı tapu iptali tesçil davası açıldığını ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Şikayet dilekçesinde davanın konusu "istihkak" olarak nitelendirilmiştir.İİK'nun 96 vd. maddelerinde düzenlenen istihkak iddiasına ilişkin koşullar, menkul mallar için uygulanmaktadır. Taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi, icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan, şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle haciz tarihinde borçlu adına tapuda kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikayetçinin mahkeme nezdinde "istihkak davası" açması mümkün olmayıp Medeni Kanun hükümlerine göre yasal yollara başvurması gerekir. Kaldı ki, şikayetçi, borçluya karşı Tapu İptali ve Tesçil davası açmış, Görele Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/350 E. - 2010/379 K. Sayılı kararı ile taşınmazın davacı üçüncü kişi adına tesçiline de karar verilmiştir.İcra müdürü haciz işlemini yaparken, bir başka anlatımla haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olması zorunlu ve yeterlidir. Böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılmalıdır.(HGK.nun 13.6.2001 tarih, 2001/12-461 E. - 2001/516 K.) Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3.kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmaz. Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından haczin kaldırılması istemi 3.kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir.O halde mahkemece, istemin reddine karar verilmesi gerekirken, gerek olmadığı halde tesçil davası sonucu beklenip, "istihkak davası" şeklinde nitelendirme yapılarak şikayetin kabulü ile haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.