Davanın Özeti : Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek Ücretlere Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Kararın yürürlüğe konulmasına dair 22.4.2010 tarihli ve 2010/389 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 1'inci, 5'inci ve 6'ncı maddelerininin; aynı statüde bulunulmasına karşın Özelleştirme Uygulamaları Sonucunda İşsiz Kalan ve Bilahare İşsiz Kalacak Olan İşçilerin Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Geçici Personel Statüsünde İstihdam Edilmelerine İlişkin Esaslarda yer alan düzenlemelere göre ek gösterge rakamlarının daha düşük belirlendiği, bu nedenle Türkiye İstatistik Kurumunda görev yapan personelin daha düşük ücret aldığı, kararnamenin yürürlük tarihinin ait olduğu takvim yılı başı olarak belirlenmemesi ve karar tarihinden itibaren yürürlüğe girmesinin anılan personelin mali kaybına neden olduğu, anılan düzenlemelerin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği iddialarıyla iptali istenilmektedir.Savunmanın Özeti : Geçici iş pozisyonunda çalışan geçici işçilerin dayandıkları düzenlemelerin ve istihdam koşullarının farklılık arzettiği, dava konusu düzenlemede yer alan gösterge rakamları yönünden mutlak bir eşitlik aranmasının hukuki dayanağının bulunmadığı, yapılan diğer ödemelerle birlikte ele geçen net tutarın daha düşük olmadığı, söz konusu düzenlemenin Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan karanamede değişiklik yapan bir düzenleme olması nedeniyle yürürlük tarihinin kararname tarihi olarak belirlenmesinin mevzuat yapım tekniğine uygun olduğu, hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.Danıştay Savcısı : HDüşüncesi : Dava, davacı sendika tarafından Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesine Ödenecek Ücretlere Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 22.4.2010 günlü 2010/389 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1,5 ve 6.maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.657 sayılı Devlet memurları Kanununun 4. maddesinde kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiş, 4/C maddesinde de geçici personel bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen adet ve ücret sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimseler olarak tanımlanmış, 5. maddesinde ise bu kanuna tabi kurumlarda dördüncü madde de yazılı dört istihdam şekli dışında personel çalıştırılamayacağı hükme bağlanmıştır.Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek Ücretlere Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 22.4.2010 günlü 2010/389 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki kararın 1.maddesinde 23.12.2009 tarihli 2009/15724 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek ücretlere Dair Kararın Üçüncü maddesinin birinci fıkrasındaki 17.500 ibaresi 18.065 olarak değiştirildiği, 5. maddesinde 2009/15724 sayılı Kararnamenin ek kararın geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan 14.400 ibaresi 16.080 olarak, (b) bendinde yer alan 12.700 ibaresi ile (c) bendine yer alan 12.500 ibaresi 14.085 olarak değiştirildiği, 6. maddesinde de bu kararın kararname tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilmiştir.Dava konusu edilen Bakanlar Kurulu kararı eki karar ile 2010 yılında Türkiye İstatistik Kurumunda Geçici Personel olarak çalıştırılanlara ödenecek ücretlerin belirlenmesinde devletin mali imkanları bütçe olanakları nazara alınmış olup, söz konusu düzenlemede dayanağı olan Yasa hükümlerinde hukuka ve eşitlik ilkelerine aykırı bir durum bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.Danıştay Tetkik Hâkimi : Mustafa KuşDüşüncesi : Dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmediği, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAKarar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:Dava, 22.4.2010 tarihli ve 2010/389 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek Ücretlere Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Kararın 1'inci, 5'inci ve 6'ncı maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek Ücretlere Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 22.4.2010 tarihli 2010/389 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 1'inci maddesinde 23.12.2009 tarihli 2009/15724 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek Ücretlere Dair Kararın 3'üncü maddesinin birinci fıkrasındaki 17.500 ibaresinin 18.065 olarak değiştirildiği, 5'inci maddesinde 2009/15724 sayılı Kararnamenin ek kararın geçici 12'nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan 14400 ibaresinin 16.080 olarak değiştirildiği, (b) bendinde yer alan 12.700 ibaresi ile (c) bendine yer alan 12.500 ibaresinin 14.085 olarak değiştirildiği hüküm altına alınmış; 6'ncı maddesinde de bu kararın kararname tarihinde yürürlüğe gireceği kararlaştırılmış; anılan maddelerin iptali istemi, bakılan davaya konu edilmiştir.Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının 1'inci ve 5'inci maddeleri yönünden;Anayasanın başlangıç bölümünde, her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu belirtilmiş; 2'nci maddesinde, "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne; 5'inci maddesinde, "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır." hükmüne; 10'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." hükmüne, 5'inci fıkrasında ise; "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." hükmüne yer verilmiştir.Yine Anayasanın devamı maddelerinde, çalışmanın, herkesin hakkı ve ödevi olduğu, belirtilmiş; ücretin, emeğin karşılığı olduğu; Devletin, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı hükme bağlanmış; Devletin, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği kuralı düzenlenmiştir.Bakanlar Kurulunun 06.04.1949 tarihli ve 9119 sayılı kararı uyarınca 27.5.1949 tarihli ve 7217 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23'üncü maddesinde, benzer düzenlemeler yanında "Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır." denilerek bu yönde bir esas benimsenmiştir.657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4'üncü maddesinde kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiş, 4/C maddesinde de geçici personel, "bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimseler" olarak tanımlanmıştır.5429 sayılı Türkiye İstatistik Kurumu Kanununun 49'uncu maddesinin 2'nci fıkrasında,"657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrasına göre sözleşmeli olarak çalıştırılacak geçici personele ödenecek ücretler, Kurum dışından görevlendirileceklere verilecek zaruri gider karşılıkları ve her çeşit ödenekler ile anket formu başına verilecek ödenekler ve bunların usûl ve esasları Bakanlar Kurulu kararı ile tespit edilir." düzenlemesine yer verilmiştir.Anılan Kanunun 49'uncu maddesinin dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte olan haliyle 3'üncü fıkrasında ise, "657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrasına göre sözleşmeli olarak çalıştırılacak geçici personele, bu Kanunun 45 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında verilecek fazla çalışma ücreti, 15-11 inci dereceden aylık alanlar için tespit edilen tutar kadar ödenir.” hükmü yer almaktaydı.Ülkemizde 657 sayılı Kanunun 4/C maddesine dayanan Bakanlar Kurulu kararları yanında bir çok kurumun kendi kuruluş kanunlarına dayalı olarak çıkardıkları esaslar çerçevesinde geçici personel istihdam ettiği görülmektedir. Bu kapsamda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunda, Yüksek Seçim Kurulunda, üniversitelerde, Diyanet İşleri Başkanlığında geçici personel istihdamı söz konusudur."Özelleştirme Uygulamaları Sonucunda İşsiz Kalan ve Bilahare İşsiz Kalacak Olan İşçilerin Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Geçici Personel Statüsünde İstihdam Edilmelerine İlişkin Esaslar" ile istihdam edilen geçici personel ile "Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek Ücretlere Dair Karar" uyarınca istihdam edilen geçici personel ülkemizdeki geçici personel uygulamalarından ikisidir.Davacı sendika tarafından, anılan iki geçici personel uygulamasına ilişkin esaslarda düzenlenen gösterge rakamları mukayese edilmiş ve Türkiye İstatistik Kurumunda istihdam edilen geçici personelin gösterge rakamlarının daha düşük belirlenmesinin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği çıkarımında bulunulmuştur.Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında olduğu gibi 31/10/2013 tarihli ve E:2013/23, K:2013/123 sayılı kararında da vurgulandığı üzere eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Kanun önünde eşitliğin, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmediği izahtan vareste bir husus olmasının yanında, bazı durumlarda özelliğine göre kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kurallar ve uygulamaların söz konusu olabileceği dolayısıyla da aynı hukuksal durumların aynı, ayrı hukuksal durumların ise farklı kurallara bağlı tutulmasının Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesini zedelemeyeceği birçok Danıştay kararında da değinilen bir hukuksal gerçektir.Dava konusu edilen maddelerde, Türkiye İstatistik Kurumunda çalışan 4/C'li statüdeki personelin eğitim durumları esas alınarak belirlenen ve kendilerine yapılan ödemelere esas alınan gösterge rakamlarının yükseltilmiş olduğu görülmektedir. Belirtilen gösterge rakamlarının, diğer bazı geçici personele uygulanan gösterge rakamlarına göre daha düşük belirlenmiş olmasının dava konusu düzenlemeler açısından başlı başına hukuka aykırılık teşkil etmeyeceği, bir diğer ifadeyle idarenin yukarıda sıralanan tüm geçici personele aynı tutarda ödeme yapmasının eşitlik ilkesinin bir gereği olarak algılanamayacağı, zira tüm unsurlar bir bütün olarak ele alındığında, farklı kanuni düzenlemelere dayalı olarak farklı kurumlarda istihdam edilen ve "geçici personel" olarak nitelenen kişilerin, eşit ücret ödenmesi sonucunu doğuracak ölçüde benzeşen istihdam ve çalışma koşulları bulunduğundan söz edilmez. Sonuç olarak, dava konusu düzenlemelerde yukarıda metnine yer verilen Anayasa hükümlerine ve hukukun genel ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır. Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının 6'ncı maddesi yönünden;Söz konusu madde dava konusu edilen Bakanlar Kurulu Kararının yürürlük maddesidir. Anılan madde ile, Türkiye İstatistik Kurumunda 2010 yılında Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esasların Belirlenmesi ve Ödenecek Ücretlere Dair Kararda yer alan göstege rakamlarının yükseltilmesine ilişkin olan ve bu davaya konu edilen maddelerin Kararname tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. İdarelerin sahip bulundukları ikincil nitelikte olan düzenleme yetkilerine ilişkin takdir yetkisini düzenlemenin yürürlük tarihini belirleme konusunda sınırlayan hususlar, kazanılmış haklara saygı gösterilmesi, hukuken korunabilir nitelikteki haklı beklentilerin karşılanması ve hukukun genel ilkelerine uygun davranma gibi zorunlulukların gerektirdiği durumlardır. Davacı tarafca ileri sürülen ve yürürlük tarihi itibarıyla eşitlik ilkesine aykırı bir durum olarak nitelenen duruma gelince, Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Geçici Mahiyetteki İşleri Yürütmek Üzere Geçici Personel İstihdamı ve Bu Personele Ödenecek Ücretler Hakkında Karar”ın yürürlüğe konulmasına ilişkin karar 04/02/2010 tarihli ve 27483 sayılı Resmi Gazete yayımlanmış ve 01/01/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmış ise de, söz konusu kararın yürürlüğe konulması Bakanlar Kurulunca 21/12/2009 tarihinde kararlaştırılmış olduğundan burada geçmişe dönük bir uygulama bulunmadığı açık biçimde görülmektedir.İlgililere herhangi bir yükümlülük getirmese dahi kural koyan düzenlemelerde karar tarihinin; Resmi Gazetede yayımlanma zorunluluğu bulunan düzenlemeler açısından da yayım tarihinin yürürlük tarihi olarak belirlenmesi olağan kabul edilebilecek bir durumdur. Yürürlük tarihinin farklı belirlenmesi ancak bu durumu hukuken haklı kılabilecek zorunlulukların varlığı halinde mümkündür. Bu kapsamda, dava konusu düzenlemenin takvim yılı başından itibaren uygulanmasını teminen yürürlük tarihinin "01.01.2010" olarak belirlenmesinin, anılan Karar kapsamındaki personelin yıllık ücret gelirinin daha fazla olması sonucu doğuracağı açık olmakla birlikte, yukarıda yapılan açıklamalara ilave olarak idarenin yargı kararıyla böyle bir düzenleme yapmaya zorlanması mevcut hukuki durum çerçevesinde mümkün olmadığı da göz önüne alındığında, anılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gider avansından artan tutarın isteği halinde davacıya iadesine, kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere 16/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.