A. ile H. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Ankara 10. Aile Mahkemesi’nden verilen 18.01.2010 gün ve 1515/31 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelemesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.KARARDavacı A. vekili eviilik birliği içinde edinilerek davalı kadın adına kaydedilen Ankara Çankaya'daki iki ev nedeni ile davalı aleyhine açtığı katkı payı alacağı davasında, mahkemece talep ettiği miktarla sınırlı olarak lehine hükmün kurulduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğunu açıklayarak daha önce açılıp kabul edilen miktar dışında kalan 231.137 TK katkı payı alacağının 29.11.2004 tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, dava tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımının geçtiğini, önceki asıl dava kesinleşmeden ek davanın açılamayacağını, faizin ise ancak dava tarihinden itibaren uygulanabileceğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece mal rejiminden kaynaklanan davaların bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerektiği, bir yıllık sürenin taraflar arasındaki evliliğin sona erdiği 27.05.2005 tarihinde başladığı, bu davanın ise bir yıllık sürenin geçmesinden sonra 09.11.2009 tarihinde açıldığı gerekçesiyle zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 15.11.1990 tarihinde evlenmiş, 08.11.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi üzerine 27.11.2005 tarihinde boşanmışlardır. Dava konusu 2787 ada 15 parseldeki 5 numaralı daire 23.08.1996 ve 26568 ada 3 parseldeki 4 numaralı dubleks ev ise 30.12.1999 tarihinde satın alınarak davalı kadının adına tapuya tescil edilmiştir. Her iki taşınmaz da taraflar arasında mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Eviilik birliği içerisinde davacı tarafından satın alınıp davalı adına tescil edilen her iki taşınmaz için açılan katkı payı alacağına ilişkin önceki davada Ankara 10. Aile Mahkemesi’nin 2006/431 Esas, 2008/1013 sayılı kararıyla Çankaya İlçesi Ayrancı Mahallesi 2687 ada, 15 parsel üzerinde bulunan 5 no’lu bağımsız bölümde davacının katkı payının 100.935 TL. (Çankaya İlçesi 26568 ada 3 parsel üzerinde bulunan 4 no’lu bağımsız bölümde de 170.202 TL. olarak hesaplandığı, her bir taşınmaz için istenilen 20.000'er TL. katkı payı alacağının kabul edildiği, bu kararın davalı tarafça temyizi üzerine Yargıtay8. Hukuk Dairesi’nin 2009/286 Esas 2009/Alacağının kabul edildiği bu kararın davalı tarafça temyizi üzerine Yargıtay8. Hukuk Dairesi’nin 2009/286 Esas 2009/4607 sayılı ilamı ile onandığı, davalı tarafın bu defa saklı tuttuğu fazlaya dair haklarını 5 no’lu bağımsız bölüm için 80.925 TL. 4 no’lu bağımsız bölüm için de 150.202 TL. olmak üzere toplam 231.137 TL. olarak katkı payı alacağı kapsamında istediği anlaşılmaktadır.Ne sebepten doğmuş olursa olsun"her türlü alacak"kural olarak zamanaşımına tabi olup mal rejimine yönelik katkı payı alacağı için de belirli bir süre sessiz kalınırsa bu hareketsizlik o alacağın artık dava edilmesine engel oluşturur. Başka bir anlatımla zamanaşımı söz konusu olur.4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra evlilik birliği içinde edinilen mallarla ilgili açılan değer artış payı ve katılma alacağına ilişkin talepler bakımından TMK'nın 178. maddesinde yazılı 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması doğru ise de01.01.2002tarihinden önce 743 sayılı TMK'nın yürürlükte olduğu dönemde evlilik birliği içinde edinilen mallarla ilgili eşlerden birinin açtığı katkı payı alacağına ilişkin4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulanma Şekli Hakkındaki Kanun’un 1 ve 10. maddeleri de dikkate alındığında 1 yıllık zamanaşımı süresi uygulanamaz. Eldeki dava, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen iki parça taşınmazla ilgili katkı payı alacağına ilişkindir. Borçlar Kanunu’nun 135. maddesindeki"bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir"hükmündeki (her dava) sözcüklerinin"bütün alacaklar"tarzında anlamak gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun genel nitelikteki hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin bölümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanır. Açıklanan nedenle davanın niteliği itibarıyla olayda 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Mahkemece boşanma kararının kesinleştiği tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar10yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği dikkate alınarak esasıyla iigili deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken1yıllık zamanaşımının geçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde hükmün kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı görülen hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 17,15 TL. peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 29.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.