Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 142 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 769 - Esas Yıl 2013





DAVA : Taraflar arasındaki "çocuğun mutad meskene iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 8. Aile Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 27.4.2012 gün ve 2012/156 E- 2012/378 K. sayılı kararın incelenmesi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 27.9.2012 gün ve 2012/15766 E-2012/22764 K. sayılı ilamı ile; ( ... İade talebine konu müşterek çocuk 28.4.2005 doğumlu B.Ç.'ın mutad meskeninin Almanya olduğu sabittir. Küçüğün mutad meskene iade talebinin reddine karar verebilmek için; 4461 Sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan 1980 tarihli Lahey Sözleşmesi olarak anılan "Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşme"nin 13. maddesinde açıklanan koşulların gerçekleşmesi gereklidir. Belirtilen 13. maddedeki koşulların hiçbiri, özellikle çocuğu fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz bırakabilecek ciddi bir riskin varlığı kanıtlanamadığı halde, B.Ç.'ın mutad meskene iadesine karar verilmesi talebinin reddi bozmayı gerektirmiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. H.G.K.'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü. KARAR : Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi uyarınca çocuğun mutad meskene iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının iade talebinde bulunan babaya karşı boşanma davası açması, dava esnasında tarafların ayrı yaşama hakkına sahip olmaları ve davalının Türkiye'de kurmuş olduğu düzenin müşterek çocuğun gelişimi yönünde yerinde olduğu kanaatine varıldığından bahisle iade talebin reddine karar verilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarda başlık bölümünde gösterilen sebeplerle bozulmuştur. yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize Cumhuriyet başsavcılığı getirmiştir. H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; Annesi tarafından Türkiye'ye getirilen ve anne yanında bulunan müşterek çocuk 2005 doğumlu Büşra'nın, Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi kapsamında mutad meskeni olan babasının yaşadığı Almanya'ya iade edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Türkiye'nin taraf olduğu, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi'nin amacı; taraf Devletlere gayri kanuni yollardan götürülen veya alıkonan çocukların derhal geri dönmelerini sağlamaktır ( Sözleşme m. 1 ).Sözleşme uyarınca, asıl olan çocuğun mutad meskene iadesidir ( m. 12/1 ).İadeden kaçınma nedenleri ise Sözleşmenin 12/2 ve 13. maddelerinde gösterilmiştir. Davacı baba çocuğun iadesi için Alman Merkezi makamına bir yıl içinde başvurmuştur. İadesi istenen çocuk 28.4.2005 doğumludur. Davalı anne savunmasında, davacı baba tarafından çocuğa sistematik olarak şiddet uygulandığını, davacının uyuşturucu kullandığını ileri sürmüştür. Şiddet ve uyuşturucu olgusu bir kısım davalı tanıkları tarafından da dillendirilmiştir. Bilindiği üzere, talepte bulunulan Devlet, geri dönmesinin çocuğu fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı veya başka bir şekilde, müsamaha edilemeyecek bir duruma düşüreceği yolunda ciddi bir risk olduğunu tespit ederse, çocuğun iadesi talebini red edebilir ( Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi m. 13/1-b ). Mahkemece öncelikle bu yönün açıklığa kavuşturulması gerekir. 5717 Sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun'un 29. maddesi uyarınca, 5717 Sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hallerde; diğer kimi kanunlar yanında 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun aile hukukuna dair hükümleri ve 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. Şu hale göre, Mahkemece iade halinde çocuğun fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz kalıp kalmayacağı ya da başka bir şekilde müsamaha edilemeyecek bir duruma düşeceği yolunda ciddi bir riskin bulunup bulunmadığı konusunda sosyal çalışmacı, psikolog veya pedagog gibi bir uzmandan rapor alınarak gerektiğinde çocuk da dinlenilerek, sonucu uyarınca çocuğun iadesi hususunun değerlendirilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ve sebeplerle bozulmalıdır. SONUÇ : İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımın temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince bozulmasına, 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.