Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.Davalı işveren, davacının çalışma arkadaşlarına karşı sergilemiş olduğu ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan davranışları, sözleri ve sataşmaları sebeiyle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece davacıya işveren tarafından kıdem ve ihbar tazminatı ödendiğinden haklı fesih iddiasının dinlenemeyeceği, davacının daha önce savunmasının alınmadığından feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı işveren taraafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanarak 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18 ve devamı maddeleridir.4857 sayılı Kanun'un 18. maddesine göre otuz veya dah fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.4857 sayılı Kanun'un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun'un 25/11. Maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığındaolmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş illişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.4857 Sayılı Kanun'un 20. Maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.4857 sayılı Kanun'un 19. maddesinin birinci fıkrasına göre işveren fesih bildirimi yazılı yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Fesih bildirimi yazılı yapılmamışsa veya fesih sebebi açık ve kesin bir şekilde belirtilmemişse aynı Kanun'un 21. maddesi gereğince geçerli sebep gösterilmediği kabul edilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre belirsiz süreli iş sözleşmesi, işçinin davranışı veya yeter-sizliğiile ilgili bir sebeple feshedilmeden önce hakkındaki iddialara karşı savunma fırsatı verilmelidir.4857 sayılı Kanun'un eİşveren haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlığını taşıyan 25. maddesinin son fıkrasına göre işverenin haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshettiği durumda fesih bildiriminin yazılı yapılması koşulu aranmaz. 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin (II) numaralı bendi şartları gerçekleşmiş ise, işveren buna göre bildirimsiz fesih hakkını kullanırken davacıdan savunmasını isteme zorunluluğu bulunmamaktadır.Dosya içeriğine göre davalıya ait işyerinde bölge müdürü olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin, işyerinden ayrılan işçinin yaptığı ihbar üzerine yapılan araştırma sonucunda davalı işveren tarafından davacının gerek işyeri çalışma arkadaşlarına gerekse üçüncü şahıslara karşı hitap ve davranışlarının beklenilen vasıflara uymadığından dolayı 4857 sayılı İş Kanunun'un 25/II-d maddesi uyarınca feshedilmiştir. Mahkemece davacıişçiye işveren tarafından kıdem tazminatı ödenmiş olduğundan yapılan feshin haklı nedene dayalı fesih olmadığı, ancak davacının davranışları nedeniyle feshin ancak savunma alınmadığından İş Kanunu'nun 19/son maddesi gereğince işveren tarafından yapılan feshin geçersiz olduğundan söz edilmiş ise de, fesih bildirimide davacının çalışma arkadaşlarına ve üçüncü kişilere karşı hitap ve davranışlarının uygun bulunmadığı ifade edilmesine, iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesine dayanılarak haklı sebeple feshedildiği bildirildiğinden aynı Kanun'un 19. ve 25/ son maddeleri uyarınca fesihten önce savunmasının istenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇTemyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.