Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14031 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12926 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : PENDİK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 12/05/2009NUMARASI : 2009/202-2009/119Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali tescil davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın Dairece bozulması üzerine, mahkemece yeniden verilen karar Yüksek Hukuk Genel Kurulunca yeni hüküm kurulduğu gerekçesiyle Dairece incelenmek üzere dosya Daireye gönderilmiş ve davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; Raportör Üye tarafından raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, önceden verilen ret kararının Dairece bozulması üzerine, direnmeden sözedilerek yeniden verilen karar, Yüksek Hukuk Genel Kurulunca oluşturulan kararın yeni hüküm niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle dosya Daireye gönderilmekle işin esası incelendi.Davacı dilekçesinde, davalı ile olan ticari ilişkileri nedeniyle borçlandığını, buna karşılık senetler verdiğini, ancak 4.10.1991 tarihinde yanlar arasında yeniden borcun yapılandırılarak 45.693.484.725-lira olduğunun 2.3.1992 tarihinden başlayarak 10 taksit halinde ödenmesinin; daha önce düzenlenen senetlerin hükümsüz olduğunun kararlaştırıldığını;buna rağmen anılan senetlerin Pendik 1992/762 talimat sayılı dosyası ile takibe konulduğunu ve 249 parseldeki payının ihale ile davalıya satıldığını ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, mahkemenin ret kararı Dairece "... ihalenin feshi ve yargılamanın yenilenmesi isteği reddedilmiş ise de bu davalarda taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık irdelenmeyip icra hukukuyla ilgili işlemlerin sınırlı olarak uygunluğu ve ihalenin yöntemine uygun icra edilip edilmediğinin değerlendirildiği" vurgulanarak, " eldeki davada ise kaydın davalı adına oluşumunun illetten yoksun ve yolsuz tescil nedenine dayalı olduğu bu tür mülkiyet hakkına dayalı davaların herhangi bir süreye tabii olmaksızın her zaman açılabileceği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.Gerçekten taraflar arasında düzenlenen ve içeriği inkar edilmeyen 4.10.1991 tarihli harici protokolde, "! ... 4 Ekim 1991 tarihinde ve 4.10.1991 tarihinden önce imzalanmış olan mutemetlik sözleşmesi, protokol ve herne nam altında olursa olsun yapılmış olan tüm anlaşmaları karşılıklı olarak feshettiklerini ve M. D..'ü (davacıyı) ibra ettiklerini; .... Borçlusu M. D.. olan 26 adet senet karşılıksız kaldığından hiçbir işleme tabi tutulmadan M. D..'e iade edeceklerini..." kararlaştırmışlardır.Buna rağmen söz konusu senetlerin takibe konulduğu, çekişme konusu payın bu nedenle icra ihalesi ile davalıya satıldığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekirki İİK.' nun 18.inci maddesi uyarınca icra yargılaması basit yargılama usulüne tabidir.Öte yandan 134.maddenin ikinci fıkrasında "ihalenin feshi BK.' nun 226.maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere, yalnız tetkik merciinden şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde istenebilir.İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cerayen eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir" hükmü öngörülmüştür.Görüldüğü üzere bu hükümler icra hukuku ile sınırlı ve basit yargılamayı ve ihalenin hazırlanış ve ifası ile sonuçlandırması sırasında vuku bulan icra tetkik merciinden şikayet yoluyla istenebilen fesihleri tanımlamaktadır.Bu çerçevede kalan bir soruşturma ve değerlendirmenin mülkiyet hakkının illettini teşkil eden nedenin varlığına yada yokluğuna delalet edemiyeceği kabul edilmelidir.Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumunda illilik prensibi esastır.İhalenin feshi ve buna bağlı yargılamanın yenilenmesi isteklerinin reddedilmiş olması keyfiyeti temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmaz. Diğer yandan, davalı ihaleye katılan sıfatını taşıyor ise de, olayı bilen, hatta daha ötesi olayı yaratan ve yürüten kişidir. Bu kişinin iktisapta 3 kişi sayılmasına olanak yoktur.Ayrıca ihalenin sebebini teşkil eden senetler protokol uyarınca hükümsüz sayılmış ise ( ki öyledir) takibe konulmuş olması yolsuz nitelik taşır.Yoksa ihalenin yöntemine uygun icrası ile satış ve bunun sonucu kayıt oluşmasına değer verilmez.Diğer bir söyleşiyle kaydın illetini ihale teşkil eder ise de, ihalenin hükümsüz senetlere dayanması yolsuz tescilin oluşmasına neden olmuştur.Davacının İİK.' nun 72.maddesindeki yollara başvurmaması yolsuz tescile dayalı iptal ve tescil davası açmasına da engel olamaz.Dosyadaki tüm deliller ve özellikle 4.10.1991 tarihli protokol içeriği yukarıda özetlenen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde hükümsüz nitelikteki senetlerin icra takibine konu edilerek ihale ile çekişmeli payın satışına ve böylece yolsuz tescilin oluşmasına sebebiyet verildiği ve Türk Medeni Kanununun 1025.maddesinin birinci fıkrasında sözü edilen halin gerçekleştiği kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle reddedilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.