MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalının avukatlığını üstlenerek davalı tarafından açılan boşanma davasını takip ettiğini,davanın devamı sırasında davalı tarafından haksız olarak azledildiğini, ancak vekalet ücretinin ödenmediğini,İstanbul barosu avukatlık ücret tarifesine göre 6.000 TL olan alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi yaptığını, icra takibine karşı davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davacı ile aralarında avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığını, resmi avukatlık ücret tarifesine göre davacıya vekaletname verdiği tarihte 2.000 TL ödediğini ve borcunun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dava, vekalet sözleşmesinden doğan alacağın tahsiline yönelik olarak yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı haksız azil sonrası vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacıya 2.000 TL vekalet ücreti ödediğini ve davacıya borcunun olmadığını savunmuştur.Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesine göre, avukat hakkında müvekkili tarafından yapılan azil işleminin haksız olması halinde avukatlık hizmet ücretinin tamamının ödenmesi gerekir.Davalı tarafından davacı avukatın haklı olarak azledildiği iddia ve ispat edilememiştir.Bu itibarla davalı tarafından yapılan azil işlemi haksız olup, nitekim mahkemeninde kabulünün de bu yönde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca taraflar arasında yazılı vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığı hususu dosya kapsamından anlaşılmakta olup bu husus taraflar arasında da çekişmesizdir. Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesinde “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin % 10'u ile % 20'si arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise, avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır” şeklinde yasal düzenleme yapılmıştır. Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmaması ve davacının vekil sıfatıyla takip ettiği boşanma davasının konusu para ile ölçülemeyen dava niteliğinde bulunması nedeniyle akdi vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi zorunludur. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek, davacının ancak hukuki yardımın başladığı tarihteki yürürlükte bulunan ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı tarafından hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre maktu vekalet ücretini isteyebileceği kabul edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 103,50 TL harcın istek halinde iadesine, 04/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.