Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 140 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 645 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : ... ÇocukKasten yaralama suçundan sanık ...'ın, işlediği suçun anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediğinden TCK'nun 31/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, 5395 sayılı Kanunun 11 ve 5/1-a maddeleri gereğince de üç ay danışmanlık tedbiri uygulanmasına ilişkin, ... Çocuk Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;"Suça sürüklenen çocuk ... hakkında cezai ehliyetine ilişkin heyet raporu alınması yerine ... Eğitim Araştırma Hastanesi Psikyatri Uzmanı tarafından verilen tek hekim raporu hükme esas alınarak suça sürüklenen çocuk hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.... Çocuk Mahkemesi ise ... gün ve ... sayı ile;"Bozma ilamına göre davada çözümü gereken problem 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuğun isnat olunan suçun anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişip gelişmediğinin tespitine yönelik adli raporunun heyet tarafından mı yoksa uzman tek hekim tarafından mı düzenleneceği noktasında düğümlenmektedir.5237 sayılı TCK'nun 31. maddesi uyarınca 12-15 yaş grubunda bulunan şahısların cezalandırılmalarına karar verilebilmeleri için kusur yeteneğinin tespitinin gerekli olduğu düzenlenmiştir. ... isimli şahsın Ceza Hukukunda Yaş Küçüklüğü isimli kitabının 2. baskısında belirtildiği üzere kusur yeteneğinin nasıl tespit edileceğine ilişkin kanunda bir düzenlememe bulunmamaktadır. Yürürlükten kalkan 2253 sayılı ÇMK'nun 20. maddesi çocuğun fiili işlediği sırada farik ve mümeyyiz olup olmadığı konusunun uzman hekimler aracılığı ile tespit edileceği düzenlemekteydi, ancak şuan yürürlükteki mevzuatımızda buna ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.Kusur yeteneğinin tespitinde hakimin bir karara varmak için uygun göreceği her türlü araştırma ve incelemeyi doğrudan doğruya kendisinin yapabileceği gibi, başkalarına da yaptırabileceği aşikardır. Mahkemenin görüşlerine başvurduğu kişilerin mutlaka hekim olması da zorunlu değildir. Burada tespiti gereken husus akıl hastalığında olduğu gibi arızı bir hal değil, çocuğun bedeni, akli ve ruhi melekelerinin anlayış yeteneğinin gelişiminin tespitidir.Kusur yeteneğinin tespitinde başvurulacak uzman bilirkişinin sayısı bir kişi olabileceği gibi kuruldan da rapor alınabilir, mevzuatta kusur yeteneğinin tespitinde kuruldan rapor alınmasının zorunlu olduğuna ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı sabittir. Keza Yargıtay Ceza Genel Kurulu 13.04.1987 tarih 7-51-212 E-K sayılı kararında da belirtildiği üzere; 'Kusur yeteneğinin tespitinde başvurulacak uzman doktor sayısı hakkında herhangi bir kayıt getirilmemiş olduğundan, bu dallarda uzman tek bir doktor tarafından da verilen rapora dayanılarak hüküm kurulmasında yasaya aykırı bir yön yoktur' şeklindeki karar dikkate alındığında kusur yeteneğinin tespiti konusunda uzman tek bir doktor tarafından verilecek raporun hükme esas alınabileceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Mahkememiz dosyası incelendiğinde kusur yeteneğinin tespitine ilişkin uzman...'ın psikiyatri uzmanı olduğu, istenilen rapor konusunda ehil bulunduğu, düzenlenmiş olduğu rapora itibar etme konusunda yasal bir engelin mevcut olmadığı, mahkememizce de uzman doktor tarafından düzenlenen rapora dayanarak suça sürüklenen çocuğun isnat olunan suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin yeterince gelişmediği kanaatine varılarak, eylemi suç teşkil ediyor olmasına rağmen TCK'nun 31/2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına ancak 5395 sayılı ÇKK'nun 5/1-a maddesi uyarınca danışmanlık tedbiri uygulanmasına karar verilmiş olup kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Keza dosyada birer örneği bulunan mahkememizin 2010/648 esas ve 2012/276 esas sayılı dosyalarında da sanıklar hakkında tek bir uzman hekim tarafından adli rapor düzenlenmiş anılan raporlara dayanılarak SSÇ'lerin isnat olunan suçların hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneklerinin yeterince gelişmediği kanatine varılarak haklarında TCK'nun 31/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, mahkememizin 2010/648 esas sayılı dosyasının temyiz edilmiş olmakla Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin ... tarih ve ... sayılı ilamıyla mahkememiz kararı onanmış, mahkememizin 2012/276 esas sayılı dosyasının temyiz edilmiş olmakla Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 06.06.2013 tarih ve 22048-10646 sayılı ilamıyla mahkememiz kararının onanmasına karar verilmiştir.... adliyesinde iki tane çocuk mahkemesi bulunmakta olup yıl içerisinde her iki mahkemeye gelen dava sayısının yaklaşık 1500-1600 civarında bulunduğu, 12-15 yaş grubuna ilişkin dava sayısının ise 600-700 civarında olduğu düşünülürse her bir dosya için uzman hekim tarafından değil de heyet raporu alınmasının dosyaların sonuçsuz kalmasına veya uzun süre sonuçlandırmasının mümkün olmamasına neden olacağı, suça sürüklenen çocuğun karar tarihi itibarı ile 17 yaşını ikmal etmiş olup karar tarihi itibarı ile TCK'nun 31/2. maddesi kapsamında isnat olunan suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğinin tespitinin, dolayısıyla suça sürüklenen çocuğun yaklaşık 2,5 yıl önceki fiziki ve ruhi gelişimini tespit ederek sağlıklı bir rapor alınmasının mümkün bulunmadığı" gerekçesiyle direnerek, önceki hükümdeki gibi karar vermiştir.Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ... gün ve 28545 sayılı "incelenmeksizin mahalline iade" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; yaşı küçük olan sanık hakkında cezai ehliyetine ilişkin heyet raporu alınmasına gerek olup olmadığının tespitine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da yeni delillere dayanmak,d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.İncelenen dosya kapsamından;Özel Dairece hüküm; sanığın cezai ehliyetine ilişkin heyet raporu alınması gerektiğinden bahisle bozulmuş; mahalli mahkemece ise; "5237 sayılı TCK'nun 31. maddesi uyarınca 12-15 yaş grubunda bulunan şahısların cezalandırılmalarına karar verilebilmeleri için kusur yeteneğinin tespitinin gerekli olduğu düzenlenmiştir. ... isimli şahsın Ceza Hukukunda Yaş Küçüklüğü isimli kitabının 2. baskısında belirtildiği üzere kusur yeteneğinin nasıl tespit edileceğine ilişkin kanunda bir düzenlememe bulunmamaktadır. Yürürlükten kalkan 2253 sayılı ÇMK'nun 20. maddesi çocuğun fiili işlediği sırada farik ve mümeyyiz olup olmadığı konusunun uzman hekimler aracılığı ile tespit edileceği düzenlemekteydi, ancak şuan yürürlükteki mevzuatımızda buna ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.Kusur yeteneğinin tespitinde hakimin bir karara varmak için uygun göreceği her türlü araştırma ve incelemeyi doğrudan doğruya kendisinin yapabileceği gibi, başkalarına da yaptırabileceği aşikardır. Mahkemenin görüşlerine başvurduğu kişilerin mutlaka hekim olması da zorunlu değildir. Burada tespiti gereken husus akıl hastalığında olduğu gibi arızı bir hal değil, çocuğun bedeni, akli ve ruhi melekelerinin anlayış yeteneğinin gelişiminin tespitidir.Kusur yeteneğinin tespitinde başvurulacak uzman bilirkişinin sayısı bir kişi olabileceği gibi kuruldan da rapor alınabilir, mevzuatta kusur yeteneğinin tespitinde kuruldan rapor alınmasının zorunlu olduğuna ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı sabittir. Keza Yargıtay Ceza Genel Kurulu 13.04.1987 tarih 7-51-212 E-K sayılı kararında da belirtildiği üzere; 'Kusur yeteneğinin tespitinde başvurulacak uzman doktor sayısı hakkında herhangi bir kayıt getirilmemiş olduğundan, bu dallarda uzman tek bir doktor tarafından da verilen rapora dayanılarak hüküm kurulmasında yasaya aykırı bir yön yoktur' şeklindeki karar dikkate alındığında kusur yeteneğinin tespiti konusunda uzman tek bir doktor tarafından verilecek raporun hükme esas alınabileceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Mahkememiz dosyası incelendiğinde kusur yeteneğinin tespitine ilişkin uzman...'ın psikiyatri uzmanı olduğu, istenilen rapor konusunda ehil bulunduğu, düzenlenmiş olduğu rapora itibar etme konusunda yasal bir engelin mevcut olmadığı, mahkememizce de uzman doktor tarafından düzenlenen rapora dayanarak suça sürüklenen çocuğun isnat olunan suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin yeterince gelişmediği kanaatine varılarak, eylemi suç teşkil ediyor olmasına rağmen TCK'nun 31/2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına ancak 5395 sayılı ÇKK'nun 5/1-a maddesi uyarınca danışmanlık tedbiri uygulanmasına karar verilmiş olup kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Keza dosyada birer örneği bulunan mahkememizin 2010/648 esas ve 2012/276 esas sayılı dosyalarında da sanıklar hakkında tek bir uzman hekim tarafından adli rapor düzenlenmiş, anılan raporlara dayanılarak SSÇ'lerin isnat olunan suçların hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneklerinin yeterince gelişmediği kanatine varılarak haklarında TCK'nun 31/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, mahkememizin 2010/648 esas sayılı dosyasının temyiz edilmiş olmakla Yargıtay ... Ceza Dairesi'nin ... tarih ve ... sayılı ilamıyla mahkememiz kararı onanmış, mahkememizin 2012/276 esas sayılı dosyasının temyiz edilmiş olmakla Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... tarih ve ...-... sayılı ilamıyla mahkememiz kararının onanmasına karar verilmiştir.... adliyesinde iki tane çocuk mahkemesi bulunmakta olup yıl içerisinde her iki mahkemeye gelen dava sayısının yaklaşık 1500-1600 civarında bulunduğu, 12-15 yaş grubuna ilişkin dava sayısının ise 600-700 civarında olduğu düşünülürse her bir dosya için uzman hekim tarafından değil de heyet raporu alınmasının dosyaların sonuçsuz kalmasına veya uzun süre sonuçlandırmasının mümkün olmamasına neden olacağı, suça sürüklenen çocuğun karar tarihi itibarı ile 17 yaşını ikmal etmiş olup karar tarihi itibarı ile TCK'nun 31/2. maddesi kapsamında isnat olunan suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğinin tespitinin, dolayısıyla suça sürüklenen çocuğun yaklaşık 2,5 yıl önceki fiziki ve ruhi gelişimini tespit ederek sağlıklı bir rapor alınmasının mümkün bulunmadığı" şeklindeki, önceki hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuştur.Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün olmadığından dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;... Çocuk Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı direnme kararı, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılabilmesi amacıyla Yargıtay ... Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2016 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.