Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 187 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki “şikayet” kanun yoluna başvurudan dolayı yapılan yargılama sonunda; İcra Hukuk Mahkemesince istemin reddine dair verilen 16.10.2012 gün ve 2012/749 E. 2012/873 K. sayılı kararın incelenmesi davacı (borçlu) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.03.2013 gün ve 2013/1124 E. 2013/10651 K. sayılı ilamı ile;“…Alacaklı tarafından borçlu şirket hakkında adi kiraya ve hasılat kiralarına ait icra takibi yapıldığı, borçlu şirket vekilinin icra mahkemesine başvurusunda ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin şikayette bulunarak, ıttıla tarihinin 27.08.2012 olarak tespitini talep ettiği; mahkemece, tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Somut olayda, borçlu şirket adına çıkarılan ödeme emri tebligatının taşındığı belirtilerek 04.07.2012 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, alacaklının talebi ile ... Ticaret Odası Ticaret Sicil Memurluğundan yapılan adres araştırması sonucu bildirilen adresin daha önce ödeme emri çıkarılan ve tebliğ edilemeden iade edilen adresle aynı olduğu, söz konusu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35.maddesi gereğince ödeme emrinin tebliğe çıkarılarak 17.08.2012 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrası "Tebligat tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adreste yapılır" hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm tüzel kişiler için de geçerlidir. Şirketin son adresi bilinmiyor ise, ticaret sicilinde adres değiştirmiş ise, ticaret sicil gazetesinde yeni adresin yayımından itibaren tebligatlar yeni adrese yapılır. Tüzel kişilik olan borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı bulunan "..... "adresinin, bilinen en son adresi olduğunun kabul edilebilmesi için, takibin açılmasından ve ödeme emrinin gönderilmesinden önce borçlu şirket tarafından ticaret siciline, tebliğ merciine ya da alacaklıya adres değişikliğine dair bir bildiriminin yapılmamış olması gerekir. Borçlu şirketin Ticaret Sicil adresinden taşındığı ve yeni adresinin "....." adresi olduğu Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 12.03.2004 tarihli 6006 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.O halde mahkemece borçlu şirketin tebliğe yarar adresinin tespiti için gerekli inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu konuda bir araştırma yapılmaksızın, ödeme emrinin borçluya Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği gerekçesi ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.”Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:İstem, şikayetin kabulüne ilişkindir.Davacı (şikayet eden-borçlu) .... vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 15.12 2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin binanın ısınma sisteminin ve iskanının bulunmaması nedeniyle ... Noterliğinin 07.02.2012 tarihli ihtarnamesi ile kendileri tarafından feshedildiğini, buna rağmen davalı şirket tarafından söz konusu sözleşmeye dayalı olarak aleyhlerine ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/8345 sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ödeme emri tebligatının Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapıldığını ancak usulsüz olduğunu belirterek; ödeme emrinin usulsüzlüğüne, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 27/08/2012 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı (alacaklı) ..... vekili; tebligatın gönderildiği adresin hem kira sözleşmesinde hem de noter aracılığıyla çekilen ihtarnamedeki adresle aynı olduğunu ayrıca bu adresin davacı şirketin ticaret sicil sorgulamasında çıkan ticaret sicilindeki adres olduğunu, basiretli bir tacirin farklı bir adresi iddia etmesi halinde bunu ispat etmesi gerektiğini, tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin usulsüz, hukuka aykırı ve zaman kazanmaya yönelik olduğunu, davacının esasa yönelik iddialarının da gerçek dışı olduğunun mahkeme kararıyla ortaya konulduğunu söyleyerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine dair verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararı davacı (borçlu) vekili tarafından temyiz edilmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı (borçlu) şirkete yapılan ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı, varılacak sonuca göre de şikayetin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Öncelikle uyuşmazlıktaki yasal düzenlemenin ortaya konulmasında yarar vardır.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi;“Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir.”hükmünü içermektedir.Açıklanan yasal düzenleme tüzel kişiler için de geçerlidir. Şirketin son adresi bilinmiyor ise, ticaret sicilindeki adrese, adres değiştirmiş ise, tebliğatlar ticaret sicil gazetesindeki yeni adresin yayımından itibaren bu yeni adrese yapılır.Somut olayda; Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2012/8345 sayılı dosyası ile alacaklı tarafından şikayet eden borçlu aleyhine takip başlatıldığı, takip talebindeki adrese gönderilen tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine borçlu taraf şirket olduğundan Ticaret Sicil Memurluğuna müzekkere yazılarak şirketin son sicil adresinin bildirilmesinin istendiği, Ticaret Sicil Memurluğunun bildirdiği adresin bila tebliğ dönen adres olduğunun anlaşılması üzerine aynı adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligat yapıldığı 7201 sayılı kanunun 10. maddesi uyarınca, şirketin adresini değiştirmesi halinde adres değişikliğini Ticaret Sicil Memurluğuna bildirmesi gerektiği, böyle bir değişiklik bildirimi de olmadığından ticaret sicilinde kayıtlı adrese yapılan tebligatın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla şikayetin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözeltilerek şikayetin reddine ilişkin olarak yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekir.SONUÇ: Davacı (borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 20.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.