DAVA : Taraflar
arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; Tokat Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair
verilen 01.11.2011 gün ve 2011/211-485 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine
vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 22.05.2012
gün ve 2011/8044 E., 2012/4662 K. sayılı ilamı ile;
Davacı vekili dava
dilekçesinde, vekil edeninin imar ve ihya ettiği ve 30-40 yılı aşkın bir
süredir kazandırıcı zilyetliğinde bulundurduğu dava konusu 4216 parsel sayılı
taşınmazın kadastro sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini
açıklayarak, tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar
verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili,
davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşmadığını, dava
konusu taşınmazın niteliği itibari ile özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden
olduğunu, hali hazırda kumluk arazi vasfında bulunduğunu açıklayarak davanın
reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı
lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne;
4216 sayılı parselin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve
tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
Toplanan deliller ve
tüm dosya kapsamından; mahkemenin kabul kararındaki yazılı gerekçesine katılma
olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu 4216 sayılı parsele ait kadastro
tutanağının ve tapu kaydının incelenmesinde; taşınmazın, Emirseyit Köyünde
1955-1959 yılları arasında yapılan tapulama çalışmaları sırasında Yeşilırmak
yatağı olması nedeniyle tescil harici olarak bırakıldığı, sonrasında Yeşilırmak
Havzası üzerine Almus Barajının yapılması nedeniyle ırmağın DSİ'nin ıslah
projesi çalışmaları yapılmadan kendiliğinden kontrol altına girmesinden dolayı
bu yerde ırmak metrukatı meydana geldiği, parselin evveliyatı ırmak metrukatı
olup, davacı tarafından 1980 yılından sonra zaman zaman emek ve masraf sarfı
ile tarıma elverişli hale getirilerek tarla olarak kullanıldığı, 3402 Sayılı
Kadastro Kanunu 14. madde kapsamında aranılan şartlar zilyet lehine
oluşmadığından bahisle 12.06.2002 tarihinde 2483,68 m2 yüzölçümü ile belgesizden
tarla niteliğiyle Hazine adına tespitinin yapıldığı ve tutanağının itirazsız
olarak kesinleşmesi ile 06.08.2002 tarihinde tapuya tescil edildiği
anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın öncesinde Yeşilırmak yatağı iken ırmak
üzerine Almus Barajı'nın yapılması ile "ırmak metrukatı ( eski ırmak
yatağı ) " niteliğine dönüştüğü tartışmasızdır. Bu nitelikle bir yer kural
olarak; TMK.nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddelerinde
düzenlenen Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden sayılır. Böyle bir
yerin zamanaşımı yoluyla kazanılması ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline
karar verilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesindeki
koşullar altında imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmiş olması
ve bu olgunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma koşullarının
gerçekleşmiş olması gerekir. Jeolog uzman bilirkişi Cenk Özgümüş 04.10.2011
günlü raporunda "dava konusu taşınmazın temel alüvyon nitelikli killi,
siltli, kumlu ve çakıllı malzemeden oluştuğunu, üzerine bitkisel toprak
getirilerek ve yaklaşık 45-50 cm kalınlığında serilerek tarımsal kullanıma
hazır hale getirildiğini..." bildirmiştir. Yargıtay'ın yerleşik
içtihatlarına göre güçlendirmek amacıyla getirilen toprak dışında, yoğun bir
toprak taşınarak eski ırmak yatağının üzerinin doldurulması ve tarım arazisi
haline dönüştürülmesi ihya sayılmamaktadır. İhyadan amaç; yoğun emek harcayarak
ve para sarfederek işlenmemiş toprakların tarım arazisi haline getirilmesidir.
İhya olmaksızın veya ihyayı gerektirmeyen taşınmaza toprak taşımak suretiyle
yapılan güçlendirme yani çalışma iyileştirme niteliğinde sayılır.Tüm bu
belirlemeler karşısında nizalı taşınmazda kazanmayı sağlayacak imar ve ihya
işlemi yapılmadığı sabit olduğuna göre, davanın reddine karar verilmesi
gerekirken, maddi olay ve kanıtlar yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde
davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir,
Gerekçesi ile
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel
Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
KARAR : Dava, imar
ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil
isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, Tokat
Merkez Emirseyit Köyü'nde bulunan 4216 parsel sayılı taşınmazı emek,zaman ve
masraf sarf ederek tarım arazisi haline getirdikten sonra yaklaşık 35-40 yıldır
kendi mülkü olarak nizasız ve fasılasız kullandığını, davaya konu bu taşınmazın
sınırlarının sabit olduğunu, taşınmaz üzerinde kimsenin hak iddia etmediğini,
2002 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın hazine adına
tescil edildiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istemiştir.
Davalı Hazine vekili,
dava konusu taşınmazın vasfının özel mülkiyete konu yerlerden olmadığını
bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, imar ihya
koşullarının davacı lehine gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar
verilmiştir. Davalı Hazine tarafından temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece
yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuş, Yerel Mahkeme önceki kararda
direnmiştir.
Hukuk Genel Kurulu
önüne gelen uyuşmazlık, imar ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle edinim
koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak,
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin olağanüstü zamanaşımı veya
başka bir yoldan kazanılması ve tapu siciline tescil edilmeleri mümkün
değildir. Ancak Devletin hüküm ve tassarrufu altındaki yerlerle ilgili
düzenlemeye yer veren Türk Medeni Kanunu ( TMK )'nun 715. maddesinin son
fıkrasında, sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması,bakımı,
korunması, işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu
açıklanmıştır.
Nitekim; 10.10.1987
tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadasro Kanunu'nun 17. maddesinde imar ve
ihya kurumuna yer verilmiş ve bu yoldan taşınmaz kazanılması imkanı
getirilmiştir.
3402 sayılı Kanun'un
"ihya edilen taşınmaz mallar" başlığını taşıyan 17. maddesi:
"Orman
sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis
edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma
elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise
imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit
edilir.
İl, ilçe ve
kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm
uygulanmaz."
Hükmünü içermektedir.
Anılan madde
gereğince, orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm
ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, aynı Kanun'un 14. maddesinde yazılı
koşulların gerçekleşmesi halinde imar ve ihya yoluyla kazanılması mümkün
bulunmaktadır.
Hemen belirtmek
gerekir ki; 3402 sayılı Kanun'un 17. maddesi aynı Kanun'un 33/3 maddesi
gereğince genel hüküm niteliğinde olup Kadastro Kanunu'nun uygulandığı yerler
dışındaki taşınmazlar hakkında da uygulanır.
Bir yerin imar-ihya
ile kazanılabilmesi için öncelikle taşınmazın orman sayılmayan ve kamu
hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
arazilerden olması gerekir. Kamu hizmetine tahsis, hukuken olabileceği gibi
fiilen de olabilir. Kamu hizmetine tahsis edilmeyen, Devletin hüküm ve
tasarrufu altındaki taşlık, orman sayılmayan çalılık, makilik ve fundalık gibi
topraklar imar ve ihyaya müsait olan yerlerdir. Makilik ve fundalık yerler
orman toprağı ise imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir. Zira kanun koyucu
Anayasa'nın 169 ve 170. maddelerini gözeterek ormanların imar ve ihya ile
kazanılmasını yasaklamıştır.
Aynı ilkenin bir
sonucu olarak, 3402 sayılı Kanunun 16/A maddesinde belirtilen hizmet malları,
16/B maddesinde belirtilen orta malları, yollar, meydanlar ile 16/C ve 16/D
maddelerinde belirtilen taşınmazların imar ve ihya ile kazanılması mümkün
değildir.
Nitekim, nehir ve çay
gibi akarsuların eski ( terk edilmiş, metruk ) yatakları, kural olarak Devletin
hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Ancak bu yerlerin koşulları
oluştuğu takdirde imar ve ihya ile kazanılması mümkündür. Buna karşılık aktif
nehir, çay yatakları etki alanında bulunan yerlerin imar ve ihya ile
kazanılması mümkün değildir ( HGK'nun 02.10.1996 gün ve 1996/20-429 E., 1996/643
K.; HGK'nun 18.02.1998 gün ve 1998/4-122 E., 1998/138 K. sayılı ilamları ).
İmar-ihya kavramları
kanunda tanımlanmamış olmakla birlikte, sözlük anlamlarına bakıldığında;
ihya,büyük ölçüde geliştirme,güç verme, yeniden canlandırma,diriltme; imar ise,
bayındır kılma, geliştirme,mamur hale getirme olarak tanımlanmıştır ( Meydan
Larouse-TDK, Türkçe Sözlüğü ).
Bir yerin imar ve
ihya ile kazanılması için taşınmazın emek ve para sarfedilerek tarım arazisi
haline getirilmesi gerekir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bir
taşınmazın tarım arazisi haline getirilmesi halinde imar ve ihyadan söz
edilebilir. Ekime, dikime ve ürün yetiştirmeye müsait olmayan yerler ihya
edilecek taşınmazlardır.
Emek ve masraf
gerektirmeyen, zilyetliğin sürdürülmesi seviyesindeki, taşınmazın daha verimli
hale getirilmesi gibi çalışmalar imar ve ihya sayılmaz. Bu tür yerlerin
imar-ihyaya gerek olmaksızın, TMK.'nun 713/1 ve KK.'nun 14. maddeleri gereğince
kazanılmaları mümkündür.
Devletin hüküm ve
tasarrufu altındaki bir yerin emek ve para sarf edilerek tarım toprağı haline
getirildikten sonra, güçlendimek amacıyla yapılan işlemler ihya olgusu içinde
kabul edilmelidir.
Maddi olgu olan imar
ve ihya, her türlü delil ile kanıtlanabilir. Her somut olayın özelliğine göre,
yerel bilirkişi, tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları gibi deliller imar
ve ihyanın kanıtlanmasında kullanılabilir.
İmar ve ihya tek
başına taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli bir olgu değildir. 3402
sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesindeki yollama gereğince aynı Kanun'un 14.
maddesinde belirtilen zilyetliğin nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla 20
yıldan fazla sürmesi gerekmektedir. 20 yıllık süre imar ve ihyanın tamamlandığı
tarihten itibaren hesaplanır.
Somut olaya gelince;
Emirseyit Kasabası'nda 1958-1959 yıllarında genel tapulamanın yapıldığı, dava
konusu taşınmazın bulunduğu yerlerin ırmak yatağı olarak tespit dışı
bırakıldığı, daha sonra bu yerlerden olan 4216 parsel sayılı taşınmazın ırmak
metrukatı olduğu belirtilerek tarla vasfı ile senetsiz ve belgesizden
12.06.2002 tarihinde Hazine adına tespit edildiği, taşınmazın 1980 yılından
sonra emek ve masraf sarfı ile tarıma elverişli hale getirerek H. C.'ın
kullandığının tutanakta beyanlar hanesinde belirtildiği, tutanağın itirazsız 06.08.2002
tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Toplanan delillere
göre; yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından dava konusu taşınmazı davacı H.
C.'ın eşi S. C.'ın kullandığını, Almus Barajı'nın 1966 yılında su tutmaya
başlayınca Yeşilırmak'ın sularının düzene girdiği, baraj yapıldıktan sonra
suların çekildiği, taşınmazın taşının, çalısının davacı ve eşi tarafından iki
sene içinde temizlendiği, imar ihya edildiği, barajdan sonra su baskını
olmadığı belirtilmiştir. Jeoloji mühendisi tarafından düzenlenen 04.10.2011
tarihli raporda da, 1965' li yıllarda Almus Barajı inşa edilmeden önce ırmağın
debisinin fazla ve düzensiz olması nedeniyle söz konusu parselin ırmak yatağı
iken Almus Barajı'nın yapımı ile Yeşilırmak debisinin azalması ve kontrol
altına alınması ile dava konusu 4216 nolu taşınmazın ırmak yatağı vasfını
kaybettiği bildirilmiştir. Zirai bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise,
taşınmazın 25-30 yıldır tarımsal amaçlı olarak işlendiği, Yeşilırmak'ın baraj
yapıldıktan sonra mecrasının sabitlendiği, sonrasında sel baskını oluşmadığı,
yeni yapılan sedde çalışmaları ile de sel baskınlarının tamamen önlendiği
belirtilmiştir. Öte yandan dava konusu taşınmazın kuzeydoğusunda bulunan 4222
parsel sayılı taşınmaz ile 4198, 4192, 4195, 3923, 4111, 4194, 4188 parsellerin
açılan davalar sonucu şahıslar adına tescil edildiği ve Yargıtay 8.Hukuk
Dairesi tarafından da onandığı dosya içerisine sunulan ilamlardan
anlaşılmaktadır.
Her ne kadar jeolog
bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza 45-50 cm kalınlığında bitkisel toprak
getirilerek serildiği ve tarımsal amaca hazır hale getirildiği
bildirildiğinden, bozma ilamında bu işlemin ihya sayılmayacağı belirtilmişse
de; keşifte dinlenilen tanık ve yerel bilirkişiler, 1966 yılından sonra
taşınmazın taşının çalısının temizlenerek imar ihya edildiği, taşınmazın tapuya
bağlandığı 2002 yılına kadar nizasız fasılasız tarım arazisi olarak davacı
tarafından kullanıldığını beyan ettiklerinden, davacı lehine kazanmayı
sağlayacak imar ihya koşullarının oluştuğu kanaatına varılmıştır.
Açıklanan gerekçe ile
Yerel Mahkemece verilen usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı Hazine
vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, yukarıda açıklanan nedenlerle 6217
sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen
"Geçici Madde 3" atfıyla direnme kararının onanmasına, 1086 sayılı
HUMK'nun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde
karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2014 gününde oyçokluğu ile karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
İş kazası nedeniyle açılan davada ihtiayati haciz kararı verilebilir mi?
DAVA VE KARAR:
Davacı, dava sonuçlanıncaya kadar tazminat alacağının teminat altına alınması
için davalıya ait taşınmazlar ile trafik siciline kayıtlı araçların kaydına
ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında
belirtildiği şekilde
SANIĞIN DENETİM SÜRESİ İÇİNDE YENİ BİR SUÇ İŞLEMESİ - ZAMANAŞIMI
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
Gümrükleme hizmetleri - diğer gümrük müşavirlik hizmetleri için anlaşılan fiyatlar üzerinden vekaleti olan firmadan yazılı teyit alınması hâlinde
MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?