MAHKEMESİ : GÖLBAŞI(ANKARA) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/09/2009NUMARASI : 2008/590-2009/561Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki bulunduğu 940 parsel sayılı taşınmazın sahte vekaletname düzenleyen davalı abisi M. Ö.. tanafından vekil sıfatıyla vekilin oğlu olan davalı F. Ö..'e satıldığını öğrendiğini, davalı F..'un taşınmazı iki parçaya ifraz ederek 1179 sayılı parseli 3. şahıs R. G..'e sattığını ileri sürüp ifraz işlemi sonucu oluşan 1180 sayılı parselin tapusunun iptali ile adına tescilini, 3. Şahsa satılan 1179 sayılı parsel yönünden 6.000.00 YTL'nın davalılardan tahsilini istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.Davalılar, davanın öncelikle zamanaşımı nediniyle reddi gerektiğini, 3.4.2005 tarihli ibra ve taahhütname başlıklı belge ile davacının her türlü hak ve taleplerinden feragat ettiğini bildirip davanın reddini savunmuşlardır.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece " 3.4.2005 tarihli belgelerinin iradeyi sakatlayan bir nedenle düzenlenip düzenlenmediğinin, hukuki sonuç doğurabilecek nitelikte sayılıp sayılamayacağının tartışılması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı " gerekçesiyle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar dairece bu kez " söz konusu belgenin tarafların serbest iradesiyle düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Hükmüne uyulan bozma ilamında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği ortaya konularak yapılması gerekli olan araştırma ve incelemenin neden ibaret olacağı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklanmış ve mahkemece yapılan araştırma ve değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiştir.Olayın gelişi, taraf beyanları ve diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde; sahtecilik olgusu sabit olduğuna göre tescilin yolsuz olduğu açıktır. Bozma kararlarında , taraflar arasında düzenlenen 3.4.2005 tarihli " ibra ve taahhütname " başlıklı belgenin sahteciliği ortadan kaldırmayacağı, ancak, bu belgenin iradeyi sakatlayan bir nedenle düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması gereğine işaret edilmiştir.Gerçekten de, mahkemece yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda, dosya kapsamı ile tüm deliller ve özellikle tanık anlatımları birlikte gözönüne alındığına, söz konusu belgenin davacının serbest iradesiyle düzenlenmediği, davalıların hilesi ile temin edildiği sonucuna varılmaktadır. Esasen davacının durup dururken böyle bir belge düzenlemesi hayatın olağan akışına uygun değildir.Bu davranışı makul gösteren bir neden de gösterilmemiştir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğnice BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.