Taraflar arasında Görülen davada; Davacı Hazine; B...... köyü 45 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit gördüğünü, ancak davalının itirazı üzerine, taşınmazın davalının kullandığına dair belge veya kayıt sunulmadığı ve 3402 Sayılı Yasa'nın aradığı şartlar oluşmadığı halde davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, taşınmazı satış senedi ile satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı adına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi H.F.D.....'in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Çanakkale İli, Gökçeada İlçesi, Bademli köyü, Havaalanı karşısı mevkiindeki, 140 ada, 33, 37, 53, 71 ve 75 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışması sırasında Hazine adına tespit gördüğü, ancak davalının ibraz ettiği zilyetliğin devri suretiyle harici satış senetlerine istinaden hazine adına olan tespitlerin iptali ile davalı adına tespit ve tescillerinin yapıldığı, ancak mahkemece yerinde dinlenen mahalli bilirkişilerin taşınmazların sınırları ve zilyetlikleri konularında yetersiz beyanlarına ve harici satış senetlerine değer verilerek sonuca gidildiği, arkeolog bilirkişinin düzenlediği raporda, taşınmazların tamamının birinci derecede doğal sit alanı sınırları içerisinde kaldıklarını belirttiği, komşu parsel tutanakları uygulaması ve zilyetlik koşulları araştırmasının da sağlıklı yapılmadan davanın reddi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur. Öte yandan; 30.05.2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 2863 sayılı Yasada değişiklik yapılması hakkındaki 5663 sayılı Yasa ile 2863 sayılı Kanunun 11. maddesi değiştirilmiş; ayrıca Yasaya geçici 7. maddenin ilavesi öngörülmüştür. Bu düzenlemeye göre, 5226 sayılı Yasa ile getirilen "sit alanlarının" zilyetlikle iktisap edilemeyeceği hükmü, 5663 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmü ile zilyetlikle edinilemeyecek sit alanlarının "……Kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanları……" olarak belirlenmek suretiyle zilyetlikle edinilemeyecek sit nitelikli taşınmazlar sınırlandırılmak suretiyle kapsamı daraltılmış, ilave edilen geçici 7. maddesi ile eldeki davalara da bu değişikliğin uygulanacağı öngörülmek suretiyle yasa koyucu geriye doğru etkili olmak üzere değişikliğe gitmiştir. Bir başka ifade ile 5226 sayılı Yasayla değişiklik yapılmadan önceki 2863 sayılı Yasanın 11. maddesi zamanında kazanılmış haklara değer verilemeyeceği düzenlemesi getirilmiştir. Belirtilen bu ilkeler, açıklamalar ve maddi olgulara rağmen çekişmenin çözümünde mahkemece yeterli bir araştırma, inceleme yapıldığı söylenemez. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler gözetilerek mahallinde uzman bilirkişilerle yeniden keşif yapılması, yerinde hazır edilecek mahalli bilirkişilerden çekişme konusu taşınmazların sınırları ve zilyetlik konularında ayrıntılı beyanlarının alınması, hükmen tescil edilen komşu 82 parsel sayılı taşınmaz kayıtlarının getirtilerek sınırlarının burayı okuyup okumadığının araştırılması, zilyetliğin kesilip kesilmediğinin, tarım arazisi vasfında ise kaç yıl kullanıldığının belirlenmesi, 2863 sayılı Yasanın 11. maddesi ve bu Yasa ile değiştirilen 5663 sayılı Yasa hükümleri de gözetilmek suretiyle mülk edinme koşullarının değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.