Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13922 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12659 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ORTACA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/03/2010NUMARASI : 2009/248-2010/107Taraflar arasında görülen davada; Davacı, önceden açmış olduğu zilyetliğe dayalı tescil davası sonucunda 1075.72 m2 miktarı çekişmeli taşınmazın adına tesciline dair verilen kararın kesinleştiğini, ancak infaz edilemediğini, zira anılan dava sırasında yapılan imar uygulaması nedeniyle taşınmazın 129 ada 2 ve 3 sayılı imar parselleri ile imar yolu içerisinde kaldığını, 2 ve 3 sayılı imar parsellerinin Hazine adına kayıtlı olduğunu ileri sürerek, hükmedilen taşınmazın, 2 ve 3 sayılı imar parsellerinde kalan kısımları bakımından tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı tarafından, Hazine ve G.. Köyü Muhtarlığı aleyhine, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak 06.05.2004 tarihinde açılan tescil davasının yapılan yargılaması sonunda, davanın kabulü ile 1075.72 m2lik taşınmazın davacı adına tesciline dair verilen Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.02.2008 tarih ve 2007/1 esas, 2008/58 sayılı kararının derecattan geçmek suretiyle 05.12.2008 tarihinde kesinleştiği; bu arada Hazine adına kayıtlı bir kısım kadastral parsellerin imar uygulamasına tabi tutuldukları ve oluşan parsellerden çekişmeli .. ada .. ve .. parsel sayılı taşınmazların ise 27.11.2006 tarihinde imar ile davalı hazine adına tescil edildikleri, sicil kayıtlarında üçüncü kişiler lehine de zilyetlik şerhlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı; tescil kararına konu çekişmeli taşınmazın, anılan davanın yargılaması sırasında imar uygulaması ile 129 ada 2 ve 3 sayılı parseller olarak hazine adına tescil edildiğini ve bu nedenle de ilamın infazının yapılamadığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Hemen belirtilmelidir ki; mülkiyetin, Türk Medeni Kanununun 705. maddesi uyarınca mahkeme kararı ile tescilden önce ve aynı yasanın 713/5. maddesi gereğince de zilyetlik koşullarının gerçekleştiği anda kazanılacağı gözetildiğinde, tescil ilamının açıklayıcı nitelikte olduğu, tescil ilamından kaynaklanan mülkiyet hakkının da imar parsellerine yansıtılması gerekeceği kuşkusuzdur.Nitekim mahkemece de bu görüş benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. .Ancak; anılan tescil ilamının 129 ada 2 sayılı parselde kalan B harfiyle gösterilen mavi çizgilerle taralı bölümü ile aynı ada 3 sayılı parselde kalan ve C harfiyle gösterilen bölümlerin miktarlarının bulundukları imar parseline oranlanması suretiyle davacının 2 ve 3 sayılı imar parsellerinde paydaş kılınması ve uyuşmazlığın bu şekilde çözümlenmesi gerekirken, tescil ilamı kapsamındaki yerin imar parsellerinden ifrazı ve dayanağını teşkil eden idari kararın iptali sonucunu doğuracak ve imar uygulamasını bozacak surette kabul kararı verilmesi doğru değildir.Davalı hazine vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.