Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13921 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12645 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : DEVREK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/05/2010NUMARASI : 2010/12-2010/43Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu .. ada ... parsel sayılı taşınmaza komşu parsel maliki davalıların taşkın bina yapımına başlamak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kısmen kabulüne dair önceden verilen kararın Dairece; "...kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı tarafından davalıların miras bırakanı H.. T. aleyhine açılan dava sonucunda çekişme konusu 140 ada 31 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, komşu aynı ada 30 sayılı parselin ise H.. T..’nin davalılar ile birlikte dava dışı mirasçıları adlarına tesciline dair verilen kararın kesinleştiği ve dava dilekçesine ekli tapu senedi fotokopisine göre de 31 sayılı parselin 29.05.2007 tarihinde davacı adına hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır.Davacı, kayden maliki olduğu 140 ada 31 parsel sayılı taşınmazına, davalıların inşasına başladıkları binanın taşkın olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.Somut olayda; mahkemece ihtiyati tedbir talebi nedeniyle 26.09.2007 tarihinde yapılan uygulama ile bilahare 16.05.2008 tarihinde gerçekleştirilen keşif sonucu temin edilen uzman bilirkişi raporlarının elatma yönünden çelişkili oldukları görülmektedir. Ancak mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin neticeye gidilmiştir.O halde, çekişmeli taşınmazın çap kaydının getirtilmesi, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca yerinde üç kişilik harita mühendisi sıfatını taşıyan bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak önceki raporlar irdelenmek suretiyle çelişkileri giderir şekilde ve infaza elverişli kroki ve rapor alınması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Kabule göre de, davalı N..yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği halde, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden diğer davalıyla birlikte sorumlu tutulması da isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.