MAHKEMESİ : Kadıköy 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/03/2012NUMARASI : 2012/368-2012/280Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu aleyhine Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü'nün 2011/16088 E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapılmış, takibin kesinleşmesi üzerine takibe devam edilerek alacak icra yolu ile tahsil edilmiştir.Borçlu tarafından usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmuş, Kadıköy 3. İcra hukuk Mahkemesi'nin 09.02.2012 tarih ve 2011/1241 E, 2012/181 K. Sayılı kararı ile usulsüz tebligat şikayeti yerinde görülerek öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne karar verilmiştir. Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ilamsız icra takibine süresinde itiraz edilmesi üzerine icra takibi duracağından icra müdürlüğü'nce dosyadan tahsil edilen paranın alacaklı tarafından dosyaya iadesine karar verilerek alacaklıya 07.03.2012 tarihli muhtıra gönderilmiş, icra memurunun bu işleminin iptali için alacaklı şikayet yoluna başvurmuştur.İcra ve İflas Kanunu'na göre alacaklı tarafından tahsil edilen paranın iadesi ancak anılan yasanın 40 ve 361. maddelerine göre mümkündür.İİK.nun 40. maddesi gereğince; "bir ilamın nakzı icra muamalelerini olduğu yerde durdurur." Aynı maddenin 2. fıkrasında ise; "bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhinde icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat’i bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur." Bu nedenle İİK'nun 40/2.maddesi gereğince borçlunun icranın iadesini isteyebilmesi için bozmadan sonra verilecek hükmün kesinleşmesi zorunludur. İlamın bozulması durumunda, takip olduğu yerde duracağından daha önceden haciz suretiyle yapılan tahsilatların bu aşamada muhtıra tebliği suretiyle alacaklıdan istenmesi mümkün değildir.İİK'nun 361. maddesi gereğince, icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır. Fazla tahsil edilen paranın iadesine ilişkin muhtıranın alacaklıya tebliğ edildiği tarih itibariyle temerrüt gerçekleştiğinden borçlu ancak bu tarih itibariyle faiz isteyebilir.Somut olayda, icranın iadesine imkan verecek nitelikte kesinleşmiş bir mahkeme ilamı bulunmadığı gibi, borçludan yanlışlıkla fazla para tahsili de söz konusu olmadığına göre İcra ve İflas Kanunu'nun yukarıda belirtilen hükümlerinin uygulama yeri bulunmamaktadır. O halde mahkemece, şikayetin kabulü ile tahsil edilen paranın iadesine ilişkin muhtıra gönderilmesi işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken, muhtıradaki alacak miktarı düzeltilerek şikayetin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.