Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13847 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12538 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : KOCAELİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/04/2010NUMARASI : 2006/471-2010/81Taraflar arasında görülen davada;Davacı, karınca deresinin doğal güzergahının davalı tarafından inşaat yapılarak değiştirildiğini, kayden maliki olduğu 2,4,5 ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerinden derenin akıtıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, müdahale olgusunun keşfen saptandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; mahkemece kısa kararda “ ...118 ada . ve . parsellere vaki müdahalenin men’ine, ... 3.504,98.-TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmuş, gerekçeli kararda ise; kısa karara ilave olarak “… Karınca Deresinden akan suyun önceki doğal yatağına akıtılmasına, davalı tarafın inşaa etmekte olduğu gemi inşaa havuzunun 118 ada 5 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olan ve 31.10.2007 tarihli fenni bilirkişi krokisinde kırmızı ile işaretli 681,00 m2 yüzölçümlü alanda kalan kısmının kal’ine,…., fazlaya ilişkin istemler ile 119 ada 2 parsel ve 120 ada 12 parsellerle ilgili açılan davaların reddine” karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olagerekçeli karar yazılması doğru değildir.Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.