Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/09/2014 tarihli ve 2014/13711 soruşturma, 2014/12173 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/10/2014 tarihli ve 2014/362 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/01/2015 gün ve 15647 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; şüphelinin kendisine karşı nafaka davası açan şikâyetçinin kızına yönelik ve kızının huzurunda hakarette bulunduğu iddia edildiği, şikâyetçimi kızının da herhangi bir şikâyette bulunmadığı ve müsnet eylemle ilgili somut delil olmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarım korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, müsnet eylem şüphelinin, şikâyetçinin kızı olan Havva Ajlan Kökçü'nün huzurunda hakarette bulunduğu iddiası olduğuna göre iddianın doğruluğunun araştırılması bakımından Havva Ajlan Kökçü'nün tanık olarak dinlenilmesi ve şüpheliye isnat edilen suça ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yarar her türlü delilin resen ve etraflıca araştırılıp ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.I-Olay:Şüpheli hakkında hakaret ve tehdit suçlarından yapılan soruşturma sonucunda, şüphelinin, kendisine nafaka davası açan kızına yönelik ve onun huzurunda hakarette bulunduğu, müşteki Züleyha Kara'ya karşı tehdit ve hakaret oluşturacak fiili olmadığı, gıyapta hakaret ve tehdide ilişkin somut delil olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müşteki vekilince karara süresinde itiraz üzerine, mercii Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliği'nce itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müşteki vekilinin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara müşteki vekili tarafından suçun oluştuğu gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair mercii kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 173. maddesinin 3. fıkrasında ise “Mahkeme, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder;" hükümleri yer almaktadır.Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.İncelenen dosyada, şüphelinin, boşandığı eşi olan müşteki Züleyha Kara'nın işlettiği mağazaya gittiği, müştekinin mağazada bulunmadığı ancak şüpheli ve müştekinin müşterek kızı Havva Ajlan Kökçü'nün mağazada bulunduğu, şüphelinin de kendisine karşı kızı tarafından nafaka davası açılmasının kızgınlığıyla, kızı Havva Ajlan Kökçü'ye yönelik olarak hakarette bulunduğu, ayrıca “bak bundan sonra size neler yapacağım, göreceksiniz” demek suretiyle kızı ve müştekiye yönelik tehditte bulunduğunun iddia edildiği ve bu sözleri duyduğu söylenen kişilerin tanık olarak dinlenilmesinin istendiği anlaşılmaktadır.Şüphelinin, müştekinin çalıştırdığı mağazaya giderek, müşteki ile birlikte yaşayan kızının ve mağaza çalışanlarının huzurunda “bak bundan sonra size neler yapacağım, göreceksiniz” şeklindeki tehdit içerir sözler söylediğinin iddia edilmesi ve tanık bildirilmesi karşısında; müşteki, şüpheli ve tanık olarak gösterilen kişiler dinlenilmeden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır. Bu nedenle itiraz merciince soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, gereğinin takdir edilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.Somut olayda, CMK'nın 160. maddesinin Cumhuriyet Savcısına yüklediği maddi gerçeği araştırma sorumluluğunun gereği, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca yerine getirilmemiştir. Ancak bu durumda soruşturmanın hangi merci tarafından yapılması gerektiği sorunu ortaya çıkmaktadır. CGK'nın, 04.12.2007 tarih ve 2007/247-257 sayılı kararında özetle "Cumhuriyet Savcısı tarafından ceza yargılamasının temel hedefi olan maddi gerçeğe ulaşma amacına yönelik olarak gerekli kanıtların toplanmadığı hatta buna teşebbüs bile edilmediği çok açık olarak anlaşılmakta, başka bir anlatımla soruşturma evresinin tamamlanmadığı net bir biçimde tespit edilmekteyse, soruşturma evresi Cumhuriyet Savcısınca tamamlanmalıdır. Aksinin kabulü halinde, soruşturma safhasının asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı varken istisnai yetkili olan sulh ceza hakiminin soruşturmayı yapması sonucuna ulaşılır ki bu CMK'nın getirdiği sisteme ve yasanın amacına aykırıdır." denilerek soruşturma eksikliğinin nasıl giderilmesi gerektiği gösterilmiştir. Yapılan açıklamalara göre itiraz merciinin, itirazı kabul edip dosyayı soruşturmayı tamamlaması için Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi gerekmektedir.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1- Karşıyaka 1.Sulh Ceza Hakimliği'nin 09/10/2014 tarihli ve 2014/362 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin sonraki işlemlerin itiraz mercii tarafından mahallinde tamamlanmasına, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.