Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13824 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12590 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: TEFENNİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 25/06/2010NUMARASI : 2009/12-2010/51Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, 9 ada 16 parselde kayıtlı taşınmazın maliki olduklarını, dayanak tapu kaydında taşınmazın sınırları arasında çıkmaz sokak olarak belirtilen bir yer bulunmadığı halde kadastro çalışmalarında tapuları kapsamında kalan yerin çıkmaz sokak olarak tapuya tescil edildiğini ileri sürerek, çıkmaz sokağın kendi parselleri içinde olduğunun tespiti ile tapu kaydının iptali ile adlarına tapuya tescilini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, mülkiyetin tespiti ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle, dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçiminden, davacıların kadastroca çıkmaz sokak olarak tescil harici bırakılan yerin .. ada 16 sayılı parsele revizyon gören 21.07.1944 tarih, 33 nolu tapu kaydı kapsamında kaldığını ileri sürerek, eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Davacıların dayanağı tapu kaydının ilk tesisinin Eylül 1931 tarih, 1 nolu tapu kaydı olup, 18.07.1931 tarih, ..nolu Tapu Komisyonu Kararı ile senetsizden davacıların mirasbırakanları adına tescil edildiği görülmektedir. Eldeki iddia bakımından öncelikle davanın dayanağı temel tapu kaydı (ilk tesis tapusu) ve ifraz tapularının yerine sağlıklı bir biçimde uygulanması, Tefenni Sulh Hukuk Mahkemesinin 1951/457 esas, 1956/33 karar sayılı yola vaki elatmanın önlenmesi davasının da değerlendirilmesi zorunludur. Ne var ki, mahkemece yapılan uygulama ve soruşturmanın hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda sağlıklı bir uygulama yapılması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.