Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13804 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13023 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : PENDİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/09/2010NUMARASI : 2008/184-2010/263Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, 5 parsel sayılı taşınmazın toplam ½ pay maliki olduklarını, Türk Medeni Kanununun 691. maddesi gereğince önemli yönetim işlerinden olan kiraya verme işlemi için pay ve paydaş çoğunluğu gerektiğini, aralarında kira sözleşmesi bulunmayan davalıya taşınmazı boşaltması için ihtar çektikleri halde, davalının taşınmazı boşaltmadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemişlerdir. Davalı, taşınmazı en son 01.09.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile maliklerden olan dava dışı Hikmet Sözbir'den kiraladığını, işgalinin haksız olmaması sebebi ile ecrimisile de hükmedilemeyeceğini, kaldı ki taşınmazın bahçesini davacıların otopark olarak çalıştırdıklarını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalının kiracılık savunmasına değer verilerek, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, davacıların taşınmazda toplam ½ pay sahibi oldukları, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı ve taşınmazı, ¼ pay sahibi olan dava dışı paydaş Hikmet'ten kiralamak sureti ile kullandığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanunun 691. maddesi hükmü uyarınca, geçerli bir kira aktinin varlığının kabul edilebilmesi için, aktin, pay ve paydaş çoğunlunca gerçekleştirilmesi zorunludur. Somut olaya bu kural çerçevesinde bakıldığında, davalının kiracılık savunmasına ilişkin dayanağı sözleşmenin pay ve paydaş çoğunluğunca gerçekleştirilmediği bu nedenle davacıları bağlamayacağı açıktır. Kaldı ki; böylesi bir sözleşmeye Borçlar Kanununun 38. maddesi hükmü uyarınca icazet verildiği de iddia ve ispat edilmiş değildir. Öyleyse; davacıları bağlayıcı nitelikte bir kira ilişkisinin bulunmadığı gözetilerek, belirlenecek ecrimisille birlikte davanın kabul edilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.