Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13755 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 5061 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulüp düşünüldü.KARARDavacı, Bakırköy İlçesi, Kartaltepe Mah. 51/8 pafta, 1193 ada, ve 1 parsel üzerindeki 11 adet blok ve 394 adet bağımsız bölümünden oluşan taşınmazların T.E. Bankası A.Ş. aracılığı ile diğer davalıdan kat maliklerince satın alındığını, 17/08/1999 depremi sonrasında inşaatların gizli ayıplı yapıldığının ortaya çıktığını, Toplu Konut İdaresi Uygulama Dairesinden teknik bir heyetçe de binalardaki hasarların belirlendiğini, ancak taleplerine rağmen hasarların giderilmesi ve binalara güçlendirme yapılmasını kabul etmediklerini, bunun üzerine Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/50 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını, alınan rapor ile inşaatta ayıplı imalat yapıldığıve noksan malzeme kullanıldığının belirlendiğini site yönetiminin verdiği yetkiye dayanarak site yönetici sıfatıyla açtığı dava ile 450.486.00-TL. 'nin ihtarname tarihi olan 31.05.2000'den itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davacı site yöneticisinin kat maliklerini temsilen böyle bir dava açamayacağını, kat maliklerinin ayrı ayrı dava açmaları gerektiğini, yapı yönetiminin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, her kat malikinin ayrı ayrı dava açması gerektiği sonucuna varılarak aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, davalı tarafından üretilen toplu konutlara ait ortak alanlarında eksik iş tespit edildiğini belirterek, eksik işlerin tespit ve bedelinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, böyle bir davanın ancak kat maliklerince açılabileceği, site yönetiminin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile dava ret edilmiş olup, öncelikle site yönetiminin aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.Bilindiği gibi, ülkemizde yaşanan hızlı ekonomik ve sosyal gelişmeler ile nüfus artışına bağlı olarak konut ihtiyacının arttığı, buna bağlı olarak özel sektör yanında devlet kuruluşlarının da bir veya birden fazla parseller üzerinde bloklar halinde toplu konut ürettikleri bir gerçektir. Her parsele, bir blok yapılması halinde kat irtifakı veya kat mülkiyetine geçildiği için blok yönetimi ile ilgili sorun ve uyuşmazlıklar kat mülkiyeti kanunu hükümleri uyarınca giderilebilmektedir. Ne var ki, somut olayda olduğu gibi, blokların birden fazla ada ve parsel üzerine dağılması halinde blokların ortak yönetimine bırakılmış ortak alanlarla ilgili uyuşmazlıkların mevcut yasal düzenlemeler ile çözümlenme olanağı bulunmamaktadır. Ortak alanlar ile ilgili eksikliklerin giderilmesi, onarım ve bir disiplin içinde yürütülmesi zorunlu olduğu hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Dava konusu olayda 394 bağımsız konut olduğu anlaşılmakta olup, yargılama esnasında ise dava dışı 317 adet konut sahibinden alınan vekaletnamelerin de dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu tür uyuşmazlıklarda usulüne uygun oluşturulmuş site yönetiminin husumet ehleyiti-nin bulunmadığı kabul edildiği taktirde uyuşmazlıklar çözümsüzlüğe terk edilmiş olacaktır. Kaldı ki, davacı site yönetimine ait 21.07.2000 ve 04.07.2000 tarihli kararlar ile de site yönetimini temsilen site yöneticisine dava konusu uyuşmazlık hakkında dava açma yetkisi tanınmış bulunmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre karar tesisi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafından temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 03.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.