Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13714 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 10839 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : KIRŞEHİR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/04/2009NUMARASI : 2008/109-2009/79Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kendisinden 30 yaş küçük davalı ile 2001 yılında evlendiğini, davalının evliliğe razı olmak için bilezik, para ve dava konusu evin adına devrini istediğini, bunun üzerine 1166 ada 4 parseldeki 6 nolu dairenin tapusunu diğer mirasçılarından habersiz davalıya ölünceye kadar bakım akdi ile devrettiğini, ancak bir süre sonra davalının kendisi ile ilgilenmediğini, evi terkettiğini, sözleşmedeki borcuna aykırı davrandığını ile sürüp, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalı, davacının taşınmazı evlenme çeyizi olarak ve bakma akdi ile verdiğini, 7 sene bakım görevini yerine getirdiğini, daha sonra temliki öğrenen davacının çocuklarının baskısı ile taşınmazı geri almak isteyen davacının kendisini dövüp, hakaret ederek evden kovduğunu, bakım görevine davacının kusuru nedeniyle devam edemediğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, sözleşmenin devamının taraflar arasında çekilmez bir hal aldığı ve hakkaniyete de uygun olmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların karı koca oldukları ve davacının maliki olduğu 1166 ada 4 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümü 10.4.2001 tarihinde davalıya ölünceye kadar bakım akdi ile devrettiği anlaşılmaktadır.Davacı, bakım koşullarının davalı tarafından yerine getirilemediğini belirterek, eldeki davayı açmış ve mahkemece de iddia benimsenmek suretiyle dava kabul edilmiştir.Oysa, dosya kapsamı ve tüm dinlenen tanık ifadeleri ve özellikle ceza dava dosyalarında dinlenen tanık beyanlarından bakım borcunun yerine getirilmemesinin davalıdan kaynaklanmadığı, aksine davacının tutumundan, hal ve harektelerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Bir başka ifadeyle, bakım koşulunun ifa edilememesinde kusurun davalıda olmayıp davacıda olduğu sabittir. Bu durum karşısında Borçlar Kanununun 517.maddesi hükmü gözetilerek tarafların sosyal, içtimai ve ekonomik durumları saptanarak davacı yararına münasip bir irat bağlanmasına karar verilmesi gerekirken, anılan yasal düzenleme gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları bu sebeple yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.