Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13642 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5641 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : ... ... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2014NUMARASI : 2014/905-2014/604Taraflar arasında görülen davada ... .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/12/2014 tarih ve 2014/905-2014/604 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; davacı nezdinde nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı mermer, fayans vb. emtianın fuarda sergilenmek üzere Türkiye'den Rusya'ya taşınmasının, sergilendikten sonra ise Rusya'dan Türkiye'ye taşınmasının davalı tarafından yapıldığını, fuar dönüşü Türkiye'ye yapılan taşıma esnasında emtiada toplam 3.239,00 TL hasar oluştuğunu, sigortalısının zararını ödeyerek haklarına halef olan müvekkilinin alacağının rücuen tahsili için icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı şirket yetkilisi; taşımanın dava dışı .... N.A. The .... şirketinin sorumluluğunda olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin hasarın doğduğu iddia edilen taşımada taşıyıcı olmadığı, haksız fiilinin bulunduğu hususunun da sabit olmadığı dolayısıyla haksız fiil yönünden olayda kusurunun da bulunmadığı gerekçesiyle husumet yönünden davanın reddi ile icra takibinin davalı borçlu yönünden iptaline karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, CMR Konvansiyonuna tabi taşıma sırasında meydana gelen hasar nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yukarda açıklanan gerekçe ile davalının davacının sigortalısı ile akdi bir ilişkisinin bulunmadığı, fiili taşıyıcı da olmaması nedeniyle haksız fiil hükümleri çerçevesinde sorumluluğu olmadığından, sigortalı şirket ile davadışı taşımacı ... şirketi arasında akdedilen taşıma sözleşmesi uyarınca, Rusya-Türkiye arasındaki taşıma işini davalı şirketin üstlendiği, bu kapsamda düzenlemiş olduğu faturayı da anılan davadışı taşımacıya teslim ettiği, davalının bu suretle üstlenmiş olduğu taşıma işini yine davadışı ... unvanlı firmayla yaptığı sözleşme uyarınca bu firmaya yaptırdığı ve hasarın da anılan firmanın fiilen yaptığı taşıma sırasında oluştuğu taraflar arasında sabit ve çekişmesizdir. Keza, davada sözü geçen davalıya izafeten husumet yöneltilen ...-... Loj. Ltd.'nin gerek icra takibine itirazında anılan şirket adına da borca itiraz etmesi, yine davaya cevabında anılan yabancı uyruklu davalı şirket adına davaya cevap vermiş olması ve gerekse de mahkemenin bu yoldaki kabulüne açıkça karşı çıkmamış olması nedeniyle ... şirketi ile müvekkili arasında kurulan taşıma akdinde acente sıfatı ile hareket ettiği, sonradan inkara yönelen savunmanın ise davacının bu yolda açıkça muvafakatı bulunmaması nedeniyle, HMK'nın 141. maddesi uyarınca nazara alınamayacağı, bu bakımdan davada taraf teşkili bakımından bir usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.Yukarıda da değinildiği üzere, ortada tek bir taşıma akdinin varlığından söz edilemeyeceğinden, davada CMR Konvansiyonu'nun 36. maddesinin uygulanması söz konusu olmayacak, davanın aynı Konvansiyonun 3. maddesindeki hükümlere göre çözümlenmesi gerekecektir. Bu durumda ise, davalı yabancı uyruklu ...-.. Ltd. Şti.'nin, üstlenmiş olduğu taşımanın yapılması için ... unvanlı firmanın hizmetinden yararlandığı ve Konvansiyonun 3. maddesi çerçevesinde o firmanın kusur ve ihmallerinden kendisi yapmış gibi sorumlu bulunduğunun kabulü gerekir (Bkz. Dairemizin 2.3.2009 tarih ve 2007/13775 Esas, 2009/2287 Karar sayılı emsal nitelikteki ilamı). Yine az yukarda da ifade edildiği üzere, hasarın, davalının yardımcı kişisi niteliğindeki .... firmasının gerçekleştirdiği taşıma sırasında husule geldiği çekişmesiz olmakla davalının bu hasardan ilke olarak sorumlu tutulması gerektiği açıktır. Tüm bu nedenlerle, yerel mahkemece yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın reddine karar verilmiş olması yerinde olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.