Mahkemesi : Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 24/02/2015Numarası : 2013/137-2015/183Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, süresi içinde davalılarca temyiz edilip incelemenin Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Ö.. S.. Gen.Müd. vekili Av.G... B... tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 07.07.2015 günü belirlenen saatte temyiz eden davalı Ö.. S.. Gen.Müd. vekili Av.G.. B...ve davalı K... Orman İşletme Müd. Vekili Av.G... T... ile karşı taraftan davacı N.. N.. vekili Av.A...N.. geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.2.Davacı vekili, davacının 1977-05/01/2011 tarihleri arasında çalıştığını, emekli olarak işten ayrıldığını, 19/04/2010 tarihinde Ö.. S..na üye olmak için başvurduğunu, 30 gün içerisinde üyelik talebinin reddedilmediğini, bu nedenle sendika üyesi sayılması gerektiğini, davalı Sendika’nın başvurudan 4 ay geçtikten sonra 02/08/2010 tarihinde üyelik talebini reddettiğini, üyelik talebinin 30 gün geçmemiş gibi gösterilmek amacıyla 12/07/2010 tarihinde ulaşmış gibi gösterildiğini iddia ederek 2008, 2009, 2010 yılları ödenmeyen sözleşme farkları, ilave tediye, ikramiye, teşvik primi, yemek yardımı, sosyal yardım, izin parası farkı ve 2003 yılından emekli olduğu tarihe kadar yangın korumada çalıştığı döneme ilişkin fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı 04/04/2013 tarihli tavzih dilekçesi ile 100 TL maaş farkları, 100 TL ikramiye farkları, 100 TL teşvik yardımı farkları, 100 TL yemek yardımı farkı, 100 TL sosyal yardım farkı, 100 TL yangın mevsimi fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil farkları alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, davacının T...O... İ....Sendikası üyesi iken 13/02/2009 tarihli "işçinin üyelikten çekilme bildirimi" ile bu sendikanın üyeliğinden çekildiği, 09/04/2009 tarihinde davalı Ö...O...Sendikasına üye olmuş ise de 23/07/2009 tarihinde bu sendikanın üyeliğinden çekildiği, 19/04/2010 tarihli "İşçi Sendikası Üye Kayıt Fişi" ile tekrar Ö...O... Sendikasına üyelik başvurusunda bulunduğu ve böylece bu sendikaya üye olduğu Ö...O... Sendikasının 17/06/2013 tarihli yazısı ile de teyit edildiği, bu duruma göre 19/04/2010 tarihinde sendikaya üyelik başvurusunda bulunan ve üyeliği yasanın öngördüğü 30 günlük sürede reddedilmeyip sendikanın 17/06/2013 tarihli yazısı ile de teyit edilen davacının üyelik başvurusundan 4 ay sonra üyelik talebinin reddine karar verilmesinin yasaya uygun olmadığı, bu duruma göre davacının Ö.. S..na üyeliğinin kesinleştiği, 16/09/2010 tarihinde imzalanan 2.dönem Toplu İş Sözleşmesinden (üye olması nedeni ile) yararlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı Ö.. S.. üyelik başvurusunu 19/04/2010 tarihinde göndermiş ise de iadeli taahhütlü gönderinin 26/04/2010 tarihinde Sendikaya ulaştığı anlaşılmaktadır.Sendika üyeliğinin kazanılmasına ilişkin başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 22. maddesinde, “Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. İşçi veya işverenler aynı zamanda ve aynı işkolunda birden çok sendikaya üye olamazlar. Birden çok sendikaya üye olunması halinde, sonraki üyelikler geçersizdir.Bir işyerindeki işçiler yardımcı işte çalışsalar bile ancak işyerinin bağlı olduğu işkolunda kurulu sendikaya üye olabilirler.İşçi sendikasına üyelik, işçinin beş nüsha olarak doldurup imzaladığı ve notere tasdik ettirdiği üye kayıt fişini sendikaya vermesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılır. Üyelik başvurusu, sendika tarafından en çok otuz gün içinde reddedilmediği takdirde üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen işçinin, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede dava açmak hakkı vardır. Mahkemenin kararı kesindir.” düzenlemesi yer almaktadır.2821 S.K. 22.maddesine göre davacının 26/04/2010 tarihinde başvurduğu dikkate alındığında üyelik başvurusu 30 günlük süre içerisinde reddedilmediğinden davacının 26/05/2010 tarihinde sendika üyeliğine hak kazandığı kabul edilmelidir. Mahkemece Sendikanın 17/06/2013 tarihli yazısında 19/04/2010 tarihinde üye olduğu şeklindeki ifadeye dayalı olarak bu tarihte sendika üyeliğinin başladığı kabul edilmiş ise de, dosya kapsamından ve davalı Sendikanın savunmalarından üyelik talebinin davalı Orman İşletme Müdürlüğü 15/06/2010 ve 30/06/2010 tarihli yazılarıyla kendilerine bildirildiği ancak evrak eksikliğinin tamamlanması gerektiğini bildirildiği usulüne uygun başvurunun 12/07/2010 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından üyelik kayıtları ve yazışmalar yerine ikrar niteliği bulunmayan müzekkere cevabına dayalı olarak üyelik başlangıcının 09/04/2010 esas alınması hatalıdır. Kaldı ki davacı dahi rapora itirazında sendika üyelik başlangıcının 26/05/2010 tarihi sayılmasının kabulü gerektiğini iddia etmektedir. Davacının bu beyanından 19/04/2010 tarihinde sendikaya ulaşmış bir üyelik talebinin bulunmadığı açıktır.Davacının başvurusu davalı Sendika tarafından 02/08/2010 tarihinde reddedilmiştir. 2821 SK. 22.maddesine göre haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen işçinin, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede dava açmak hakkı vardır. Mahkemenin kararı kesindir.Davacı işçi tarafından üyeliğin iptaline ilişkin açılmış bir dava bulunduğu ileri sürülmemiştir.Dosya kapsamından davacının 02/09/2010 tarihinde dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalandığı, davacının talep ettiği fark alacakların bulunmadığının tespit edildiği 29/01/2014 tarihli Olcay Eren Karan raporundan anlaşılmaktadır.Davacının sendikal haklardan faydalanması için üyeliğinin Sendika tarafından işverene bildirilmesi gerektiğinden, üyelik başvurusunun davalı Sendika tarafından 02/08/2010 tarihinde reddedildiği anlaşıldığından davacının 26/05/2010-02/08/2010 tarih aralığındaki toplu iş sözleşmesinin uygulanmamasından kaynaklanan fark ücretlere ilişkin hak kayıplarını tazminat olarak istemesi mümkündür. Mahkemece davalı Sendikanın sorumluluğunun bu iki tarih aralığı yerine davacının sendikal farklarla ilgisi bulunmayan tüm talepleri ve zamanaşımı dikkate alınarak belirlenmesi hatalıdır.Hesaplama yapılırken davacının üyelik talebi reddedilse de, üye sayılmasa bile dayanışma aidatı ödemek için işverene başvurduğu 02/09/2010 tarihinden sonra fark alacakları isteyebileceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır.Ayrıca kabule göre de 29/01/2014 tarihli O... E......raporunda davacının yararlanmak istediği toplu iş sözleşmesi ücret farklarının uygulandığı ve ödendiği sonradan alınan 03/07/2014 tarihli O...Y... raporunda ise fark ücretlerin hesaplanarak hüküm altına alındığı, iki rapor arasında çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin yeni bir bilirkişi heyeti raporu alınarak giderilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması da hatalıdır.Diğer yandan davacının 26/05/2010 tarihinde sendika üyesi olduğu ve ilgili dönem Toplu İş Sözleşmesi 4.maddesi gereği imza tarihinden sonra üye olanların ancak sendika üyeliğinin bildirildiği tarihten itibaren sendikal haklardan faydalanacağı ve fark alacaklara ancak üyelik tarihinden itibaren hükmedilebileceği, toplu iş sözleşmesi 16/09/2010 tarihinde imzalansa dahi davacının üyelik başvurusunun 26/04/2010 tarihinde davalıya bildirildiği dikkate alınmadan zamanaşımı savunması doğrultusunda 2008 yılından itibaren uygulanarak fark alacakların belirlenmesi de hatalıdır.Davacının ücret bordrolarının incelenmesinden Eylül 2010 ayından itibaren dayanışma aidatı kesintisi yapıldığı, Kasım 2010 sonrası bordrolarında ise dayanışma aidatı kesintisi yapılmadığı anlaşıldığından, davacının sendika üyeliğinin reddi sonrası ancak dayanışma aidatı ödediği süre içerisinde sendikal haklardan faydalanacağı dikkate alındığında bu husus değerlendirilerek alacakların belirlenmemesi de hatalıdır.3.Bilirkişi O.. Y..03/07/2014 tarihli raporunda davacının tanık beyanına göre 1 Haziran-31 Ekim tarihleri arasında 24 saat yangın nöbeti tuttuğu kabul edilerek bu aylarda haftada 16 saat çalıştığı, tahakkuk ettirilen fazla çalışma alacakları mahsup edilerek gerek fazla çalışma, gerek hafta tatili ve gerekse ulusal bayram genel tatil fark alacaklarının hesaplandığı ve Mahkemece hakkaniyet indirimi dahi yapılmadan alacağın hüküm altına alındığı görülmektedir.Davalı işyeri kamu kurumu olup bütün çalışmalarının resmi kayda dayalı olması gerektiği dikkate alındığında, davacının memur ve aynı saatlerde çalışmadığı ve bu nedenle çalışma sistemini bilemeyeceği açık olan tanık beyanına göre yangın sezonunda 08:00-24:00 saatleri arasında, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinde de çalıştığının kabulü hatalıdır. Kaldı ki bilirkişi raporunda bu dönemlerin fazla çalışma alacakları zaten davalı idare tarafından tahakkuk ettirilmiştir. Kamu kurumları dışında özel sektör tarafından dahi fazla çalışmaların tahakkuk ettirilerek ödenmesi halinde ödeme yapılandan daha fazla çalışıldığı iddiasının ancak yazılı belgeyle veya ancak bordroya ihtirazi kayıt koymak suretiyle ihtirazi kayıt bulunan aylar açısından tanıkla ispatının mümkün olduğunun gerek bilirkişi ve gerekse Mahkemece dikkate alınmaması da hatalıdır.Diğer yandan, kabule göre de alacağın ancak yazılı belgeyle ispatlanması halinde hakkaniyet indirimi yapılamayacağı Yargıtay’ın yerleşik uygulaması olduğu, kamu kurumu olup ancak kayda dayalı olarak ispatı gerektiği tanıkla ispatı mümkün olmadığı halde fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil alacaklarından hakkaniyet indirimi dahi yapılmadan alacakların hüküm altına alınması da hatalıdır.Sonuç olarak davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının reddi gerekirken tanık beyanına dayalı olarak kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.4.6100 sayılı HMK 26. Maddesine göre hâkim, kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.Somut olayda, davacı dava dilekçesinde topu iş sözleşmesinin uygulanmamasından kaynaklanan ücret farkından doğan yıllık izin farklarını talep etmiştir.Bilirkişi O... Y... tarafından verilen raporda davacının talebi dikkate alınmadan davacının işe girdiği tarihten itibaren eksik izin kullanmış gibi yıllık izin alacağı hesaplanmıştır.Davalı itirazlarında ayrıca davacı tarafından açılan aynı Mahkeme’nin 2011/169 E. sayılı dosyasında yıllık izin alacağının hüküm altına alındığını da savunmuştur.Davacı yıllık izin kullanmadığını iddia dahi etmediği, daha önce 2011/169 E. sayılı dosyasında yıllık izin alacağının hüküm altına alındığı da savunulmasına rağmen gerek bilirkişi ve gerekse Mahkemece bu yönde değerlendirme yapılmadığı, davacının sadece ücret farkından kaynaklı yıllık izin alacağından kaynaklı izin farkı alacaklarını talep ettiği dikkate alınmaksızın HMK 26.maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak yıllık izin alacağına hükmedilmesi hatalı olup bozma nedenidir.5.Dosya kapsamından davacı tarafından açıldığı iddia edilen 2011/352 E.-353 E sayılı dosyalarda ilave tediye alacağı ile ilgili talepte bulunulduğu, gerekçeli kararda ilave tediye alacağı talebinin reddine karar verildiği ancak mevcut davada ilave tediye alacağının kabulüne karar verildiği anlaşıldığından kesin hüküm bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden sadece dosyaların incelendiğinden bahsedilerek ilave tediye alacağı hakkında hüküm kurulması da hatalıdır.6.6772 sayılı Yasa’dan kaynaklanan ilave tediye alacağına yasal faiz yerine en yüksek mevduat faizi yürütülmesi hatalı olup kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 1.100, TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 07/07/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.