MAHKEMESİ : ... .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 18/11/2014NUMARASI : 2014/880-2014/347Taraflar arasında görülen davada ... .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/11/2014 tarih ve 2014/880-2014/347 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 25/11/2002 tarihinde acentelik sözleşmesi akdedildiğini, davalının 22/04/2011 tarihli noter ihtarı ile sözleşmeyi tek taraflı olarak, yetersiz üretim gerekçesi ile feshettiğini, oysa sözleşmede üretim hedeflerinin yıllık periyotlar temel alınarak belirlendiğini, soyut , muğlak, hiçbir maddi veriye dayanmayan yetersiz üretim iddiasının sözleşmenin feshi için haklı sebep olamayacağını, müvekkilinin yıllık faaliyetleri sonucu istihsalinin net prim bazında yaklaşık 200.000,00 TL olup, bu miktarın sadece sağlık branşından elde edildiğini ve ortalama bir acentenin çok üzerinde olan bir miktar olduğunu, sözleşmenin davalı tarafından 23. maddeye aykırı olarak, haksız şekilde feshedildiğini, müvekkilinin haksız fesih nedeniyle zarara uğradığını zira, sözleşmenin 19/04/2011 tarihinde feshedildiğini, müvekkilinin üretiminin ise, 31/03/2011 tarihinde dondurulduğunu, bu tarihten yıl sonuna kadar yapılacak üretim miktarının 124.429,15 TL olduğunu, sözleşme gereği acenteliğin 2 yıl ve devam eden yıllarında, davalının acentenin yaptığı yıllık üretimin %15 oranında acenteye komisyon ödemesi gerektiğini, müvekkilinin üretiminin durdurulması nedeniyle 31/03/2011 tarihinden yıl sonuna kadar tahakkuk etmiş bulunan 18.066,93 TL komisyon alacağının davalı tarafından ödenmediğini ayrıca, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin bugüne kadar oluşturduğu portföyünden mahrum kaldığını, yıllık 200.000.00 TL tutarında net pirim üzerinden %15 komisyona denk gelen 30.000.00 TL tutarında bir kaybının bulunduğunu, davalı tarafından müvekkilinden haksız fesih nedeniyle 458,92 TL masraf kesintisi de yapıldığını ileri sürerek, müvekkilinin üretiminin durdurulduğu 2011 yılı Nisan ayından itibaren, 31/12/2011 tarihine kadar, bir önceki yıl müvekkilinin acenteliğinden tanzim edilen ancak, fesih sonrası direkt davalı ya da tayin ettiği acentelerden yenilenen poliçelerin ve bu poliçelere ilişkin müvekkilinin prim tutarının %15 oranında mahrum kaldığı komisyon kayıplarının davalı kayıtlarından ve müvekkili kayıtlarından tespit edilerek bu alacaklardan şimdilik 124.429,15 TL net prim üretimi için 18.066,93 TL komisyon alacağının ve dava tarihine kadar işlemiş 2.650,00 TL faizinin, haksız fesih ve sebepsiz zenginleşme nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL portföy tazminatı alacağının ve dava tarihine kadar işlemiş 1.472,00 TL faizinin, haksız fesih nedeniyle ve haksız olarak müvekkiline yükletilen 458,92 TL masraf alacağının ve dava tarihine kadar işlemiş 65,00 TL faizinin dava tarihinden sonra da işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında portföy tazminatı talebini 12.137,68 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, sözleşmenin davacının kusuru nedeniyle haklı sebeple, davacı yeterli üretim gerçekleştiremediğinden, kanuna, sözleşmeye ve usulüne göre feshedildiğini, davacının komisyon alacağı hakkının bulunmadığını, sözleşmenin feshine kusuru ile sebebiyet veren davacının herhangi bir tazminat talep edemeyeceğini, Yargıtay kararları uyarınca komisyon alacağı ve portföy tazminatının aynı tazminat olup, bir davada aynı tazminatın birden fazla talebinin mümkün olmayacağı gibi, sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, bu nedenle portföy tazminatı talebinin reddi gerektiğini kaldı ki, davacının sözleşmenin feshinden sonra portföyünü bedeli mukabilinde dava dışı başka bir şahsa devrettiğini, sözleşmenin feshine ilişkin yapılan ve davacıdan mahsup edilen masrafların da davacı üzerinde bırakılması gerektiğini, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını ve ticari defterleri ile şirket kayıtlarının bu davada delil olarak kullanılmasının sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki akdin davalı tarafından feshedildiği, davacının feshin haksız olduğunu iddia ettiği, davalının da davacının portföyünü başkasına para ile devrettiğini, bu nedenle portföy tazminatı talep edemeyeceğini savunarak, dava dışı 3. kişi tarafından gönderilen e-mail'i sunduğu, davalının bu savunmasını yazılı delille ispat edemediği, taraf tanıklarının dinlenilmesi talebinin de reddedildiği, sözleşmenin belirsiz süreli olduğu ve 23/1 maddesi uyarınca taraflardan her birinin 1 ay önceden haber vererek akdi her zaman feshedebileceği, davalının sözleşmeyi 23/c maddesi uyarınca feshettiğini savunduğu, 23/c maddesi uyarınca üretim hedefine uyulmamışsa davalının her zaman teminatsız fesih hakkına sahip olduğu, davalının ihtarda yetersiz üretim nedeniyle akdi feshettiğini bildirdiği, acentenin kusurunun haklı fesih nedeni olabileceği ancak, üretim yetersizliğinin acentenin kusuru olarak kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı, davalının feshi akdin 23/1 maddesi uyarınca yapmadığı, bu itibarla davacının, davalıdan portföy tazminatı ile komisyon alacağı talep edebileceği, davalının masraf kesintisini de haklı fesih gerekçesi ile yaptığından bu bedelin de davalıdan tahsili gerektiği, davacı vekilinin 17/3/2014 tarihli dilekçesinde 1/a bendindeki tarihler yönünden bilirkişi raporunda gönderme yapılan ek B belgesindeki dönemin Haziran-Aralık 2011 olduğu açık olup, rapora sehven Mayıs-Aralık 2010 yazıldığı ve doğrusunun Haziran-Aralık 2011 olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 25.228,60 TL'nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava, taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshedildiği iddiasına dayalı komisyon alacağı, portföy tazminatı ve masraf alacağının tahsili istemine ilişkin olup, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, her ne kadar mahkemece hükme esas alınan sigorta prodüktörü bilirkişinin yetersiz üretim gerekçesinin sözleşmenin fesih nedeni olamayacağı görüşüne istinaden, üretim yetersizliğinin acentenin kusuru olarak kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı, davalının feshi, akdin 23/1 maddesi uyarınca yapmadığı, bu itibarla feshin haksız olduğu kabul edilmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin ''Sözleşmenin süresi ve feshi'' başlıklı 23/1-c maddesindeki “şirket tarafından uygun görülen üretim hedeflerine uymaması” ibaresinden ne anlaşılması gerektiği, davacı sigorta acentesinin faaliyet gösterdiği yerleşim merkezinde eşdeğer sigorta acentelerinin hedeflenen performansı belirlenip, davacı tarafça bu hedeflerin tutturulup tutturulmadığı, davalının sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 16/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.