Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13519 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11901 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : MARMARİS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/06/2009NUMARASI : 2009/241-2009/167Taraflar arasında görülen davada;Davacı hazine, davalı adına kayıtlı 150 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi dâhilinde kaldığını ileri sürerek tapusunun iptali ile varsa muhtesatın yıkımı isteklerinde bulunmuştur. Davalı, davalı davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kıyı kenar çizgisinin iptaline ilişkin açılan davanın idari yargı yerinde iptal edilerek ve derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği, davacının taşınmazına ilişkin kıyı kenar çizgisi ortadan kalktığından davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kalan taşınmazın tapusunun iptali ile üzerindeki muhtesatların yıkımı isteğine ilişkindir Dosya içeriğinden toplanan delillerden, dava konusu 150 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 27.09.1994 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 30.07.2003 tarihinde açıldığı görülmektedir.Dava konusu taşınmazda idarece yapılan kıyı kenar tespiti işleminin Muğla İdare Mahkemesinde açılan 20.12.2004 tarih, 2003 / 1143 Esas, 2004 / 1603 Karar Sayılı kararı ile iptaline karar verildiği,kıyı kenar çizgisinin dava konusu parsel bakımından iptaline ilişkin kararın derecattan geçerek kesinleştiği görülmektedir. Mahkemece idarece tespit edilen kıyı kenar çizgisinin idari yargı yerinde iptal edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış; anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir. Somut olayda, idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin idari yargı yerinde açılan dava sonucu iptaline karar verildiğine göre, mahkemece, üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulcak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuri aracılığıyla yerinde keşif yapılması ,28.11.1997 tarih 5/3 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda bilimsel verilerden de yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi, tüm bilgilerin tapu fen memuru tarafından düzenlenecek olan rapor ve krokiye yansıtılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisinin idari yargı tarafından iptal edilmesinin gerekçe yapılarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.