Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13518 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11895 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 15/06/2010NUMARASI : 2009/506-2010/253Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı Ç.’ın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak dava konusu 3796 ada 6, 7,12 ve 13 parseller ile 3922 ada 1, 3 ve 4 parsellerde bulunan taşınmazlarını önce Ş. isimli bir kişiye sattığını, Ş. da davalıya devrettiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, verilen kesin süreye rağmen davacının delillerini bildirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, kesin süreye rağmen davacının delillerini bildirmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davacı dava dilekçesinde delillerini bildirmiş, delil olarak tapu kayıtları, tanık beyanları vs. delillere dayanmıştır. Bilindiği üzere; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Yine bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkca belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HUMK.nun l59. maddesi açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, aynı yasanın l63. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki,ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazan davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkca anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir. Somut olaya gelince; davacı davada tanık deliline dayandığına göre mahkemece kesin önel verilirken tanık listesi verilmesi, her bir tanık için masraf yatırması ve yatırılacak masrafların miktarını da ara kararında açıkça belirtmesi zorunludur. Bu durumda, davacı tarafa delillerini bildirmek üzere verilen kesin önelin usul ve yasaya uygun olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, davacı tarafa yeniden süre verilerek bildirilecek delillerin toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.