MAHKEMESİ : ERCİŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/03/2009NUMARASI : 2006/60-2009/150Taraflar arasında görülen davada;Davacılar vekili, 270 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların hükmen M.. o. İ. adına tescil edildiğini, ancak hukuki dayanaktan yoksun olarak sahte yevmiye ile bu tescillerin terkin edilerek eşit hisselerle davalılar F., M. ve diğer davalıların murisi N. adlarına kaydedildiklerini, T.M.K.'nun 1007.maddesi gereğince yolsuz tescil nedeniyle devletin sorumlu olacağını ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalılar T. ve V., davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar yanıt vermemişlerdir.Asli müdahale talep eden M.Ş. K.; dava konusu taşınmazları bir kısım mirasçılardan haricen satın ve teslim aldığını belirterek, davanın reddi ile kendi adına iptal ve tescil istemişlerdir.Diğer katılma isteyenler, kayıtlarda sahteciliğin söz konusu olduğunu ve kendilerinin de mirasçı bulunduklarını beyan ederek, Hazine yanında davaya katılmalarına karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, davanın T.M.K.'nun 1025.maddesine dayanan sahte işlemlerden kaynaklanan yolsuz tescil davası olup, bu davayı da ancak mülkiyet hakkı sahiplerinin açabileceği, taşınmazlarda kayıt maliki olmayan davacı idarelerin dava açma sıfatlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, davacı idareler tarafından sahtecilik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Hemen belirtilmelidir ki, bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir. Ancak; tapu sicillerinin tutulmasına ilişkin ilkelerden biri de, TMK.nun 1007. maddesinden kaynaklanan hazinenin kusursuz sorumluluğu olup, böylesi bir davayı açmasında da hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Bu sebeple dava açmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Somut olayda; gerçek kayıt maliki Mustafa oğlu İsa’nın bazı mirasçıları tarafından harcı yatırılmak suretiyle davaya asli müdahale talebinde bulunulmuş ise de, mahkemece bu talep önce reddedilip, bilahare taleple bağlantılı olarak bu müdahillerin davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Oysa, yukarıda değinildiği üzere, kural olarak kayıt maliki veya mirasçılarının dava açmaları gerektiği gözetildiğinde, mirasçı olan asli müdahillerin müdahale taleplerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi; bir taraftan talep reddedilirken, diğer taraftan aynı talep konusunda açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması da isabetsizdir. Öyle ise, gerçek kayıt maliki Mustafa oğlu İsa’nın tüm mirasçılarının davada yer almalarının temin edilerek usulü dairesinde taraf teşkili sağlandıktan sonra iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.