Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13415 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5994 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14.11.2013 tarih ve 2011/706-2013/852 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkillinden yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile (47.698,93) Euro tahsil edildiğini, daha sonra müvekkiline bu paranın geri ödenmesinin mümkün olmadığının bildirildiğini, davalıların Bankacılık Kanunu'na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK'ya aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiklerini, bu konuda davalı D.. U.. ve dava dışı diğer yöneticiler hakkında verilen ceza kararının kesinleştiğini, şirket defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığını ve bu konuda da anılan yöneticiler hakkında mahkumiyet kararı verilip kesinleştiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirketle ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitini, şimdilik (47.698,93) Euro karşılığı (93.652,08) TL'nin temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacının iradesi ile ödediği bedel karşılığında davalı şirkete ortak olduğunu ve payların ortaklık pay defterine kaydedildiğini, davacının taleplerine 6762 sayılı TTK'nın 329 ve 405. maddelerinin engel olduğunu, davacı taraf iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi talebin de zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, taleple yapılan pay devir işleminin kanuna ve ortaklık ana sözleşmesine aykırılık teşkil etmediği, ortaklık defterlerinin ve genel kurul toplantılarının usulünce olduğu, davacının hileli davranışlarla aldatıldığını tespite elverişli somut deliller bulunmadığı, bu nedenle de davacının ortaklığın yetkili temsilcilerince yanıltıldığını veya yanlış yönlendirildiğini kabule olanak bulunmadığı, ortaklığın pay kazanımını benimseyerek karar gereğini yerine getirdiği, davacının pay senedi satın almak suretiyle davalı şirkete ortak olduğu, pay defteri ve hazirun cetvelinde yer alan kayıtların farklılık göstermediği, dosyada mevcut SPK raporlarının da tek başına davacının iddialarını ispata elverişli bulunmadığı, davacının davalı Y.Gıda San. ve Tic. A.Ş'ye ait 103 hisseyi devraldığı ancak 75 adet payın pay defterine kaydedildiği, davacının pay defterine kaydedilmeyen hisse bedelinden doğan 5.796.99 Euro alacağın dava tarihindeki TLkarşılığı olan 11.193,91 TL'yi faiziyle birlikte davalı Y. Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş'den isteyebileceği, davaya konu hisse devir sözleşmesinden doğacak sorumluluk davalı şirkete ait olduğundan davalı D.. U.. yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğunun söz konusu olduğu gerekçesiyle, davalı D.. U.. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı şirket yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tesbiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına ilişkin olup mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda yazılı şekilde karar verilmiştir.Ancak, Dairemiz bozma ilamında, öncelikle davacının sahih bir şekilde davalı şirkete ortak olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden mahkemece bilirkişi kuruluna davalının tüm ticari defter ve kayıtları ve ayrıca hisse devir tarihi olan 1997 yılından dava tarihine kadar davalı şirketlerin yapmış oldukları genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri incelettirilmek suretiyle davacının davalı A. H. L.'den devraldığı hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususlarının açıklığa kavuşturulması gerektiğine işaret edilmiş olup bir kısım bozma gerekleri yerine getirilmekle birlikte mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, davacının ortak olduğu 1997 yılından bu yana tüm genel kurul ve toplantı tutanakları getirtilerek incelenmemiş, ayrıca davacıya devredilen payların ortak olduğu bildirilen davalı Y.Holding A.Ş'nin o tarih itibariyle kayıtlı sermayesi içinde temsil edilip edilmediği, davacıya verilen hisse senedinin bir değerinin bulunup bulunmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususlarının tam olarak açıklığa kavuşturulmadığı, mahkemece, davalı şirket tarafından gönderilen belgelerle yetinilerek yapılan inceleme sonucu karar tesis edildiği, dosyanın mevcut haliyle bozmadan sonra alınan bilirkişi kurulu raporunun yeterince denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır.Bu itibarla, davalı şirket tarafından gönderilen belgelerle yetinilmeyerek hisse devir tarihinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri ile diğer belgelerin ticaret sicil dosyasından tam olarak getirtilmesi suretiyle yukarıda anılan eksikliklerin ikmali ile bilirkişi kurulundan ek rapor veya yeni bir bilirkişi raporu alınarak, davacıya verilen hisse senedinin bir değerinin bulunup bulunmadığı, devir tarihi itibariyle davacının, delil olarak dayandığı Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesi'ne göre devraldığı hisselerin ortak olduğu bildirilen davalı Y. Holding A.Ş'nin o tarih itibariyle kayıtlı sermayesi içinde temsil edilip edilmediği, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği tespit edilerek bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı, pay defterindeki kaydın diğer kayıtlarla örtüşmediği anlaşıldığı taktirde bu aşamadan sonra davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak her bir davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken bozma gerekleri yeterince tartışılmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 336. maddesi uyarınca davalı D.. U.. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan yazılı gerekçeyle reddi de doğru değildir. Zira, 6762 sayılı TTK'nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, TTK'nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalı D.. U..'ın da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı olarak gerek MK'nın 50. maddesi gerekse de TTK'nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendisine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin bu davalı yönünden dahi pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.2-Ayrıca, Dairemiz bozma ilamında, davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde belirtilen sözleşmelerden 01.03.1999 tarihli olanında davalı Y.Gıda A.Ş’den hisse devralan kişinin M.Ü.olduğunun belirtildiği, davacı vekilinin de işbu davada talep ettiği (88.691) DM alacak miktarını belirlerken 01.03.1999 tarihli sözleşmede yazılı meblağı da hesaba dahil ettiği, ancak davanın sadece Hasan'dan alınan vekaletname ile ve sadece H.. Ü.. adına açıldığı, bu durumda mahkemece re’sen nazara alınması gereken davacı Hasan’ın aynı soyadını taşıyan Müberra için aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının dahi doğru olmadığı belirtilmesine rağmen mahkemece bozmaya uyularak davacı vekiline bu hususta beyanda bulunması için süre verilmesine rağmen davacı vekilince dosyaya herhangi bir beyanda bulunulmadığı gibi mahkemece de bozma gereği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden hüküm tesisi de isabetsiz olup kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerden davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.