Davacı 01.01.1996-21.05.2010 tarihleri arası emekli aylıklarının hesaplanarak ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, davacıya 01.01.1996 tarihinde bağlanan yaşlılık aylıgının TÜFE ve gelişme hızı oranında artış yapılarak 01.01.1996-21.05.2010 tarihleri arasında fark emekli aylıklarının ödenmesi istemine ilişkindir.Davalı vekili süresi içinde yetki itirazında bulunmuştur.Mahkemece davacı talebinin SGK Emeklilik işlemleri Daire Başkanlığı tarafından yerine getirilmesi gerektiğinden işlemin SGK Başkanlığını ilgilendirdiği ve Kurum Merkezi'nin Ankara'da bulunduğundan davaya bakmaya Ankara İş Mahkemesi'nin yetkili olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın yetkili Ankara İş Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.Bu yönüyle, uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunun'dan kaynaklandığı açıktır. Öte yandan Sosyal Sigortalar Kanununda yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 Sayılı Yasa'nın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9. ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekir. Yukarıda sözü geçen 9. maddeye göre, Kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesi'nde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde o şubenin muamelesinden dolayı iflas davası müstesna olmak üzere o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava ikame olunabilir.Somut olayda, davaya konu uyuşmazlık P. Sigorta Müdürlüğü'nün işleminden kaynaklanmaktadır. Zira davacının yaşlılık aylığı tahsis işlemleri P. Sigorta Müdürlüğü'nce gerçekleştirilmiştir. Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir.“Kurum adına işlem yapmaya yetkili bulunmak” şubenin tanımından ortaya çıkan bir sonuç olup, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasında tek başına yeterli değildir. Şubenin bulunduğu yer yetkisi, o şubenin yapmış olduğu işlemlerden, davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğan uyuşmazlıklarda geçerli bulunmaktadır. Bu durumda dava doğru olarak P. Sigorta Müdürlüğü'nün bağlı bulunduğu Kartal İş Mahkemesi'nde açıldığından davanın esasına girilerek taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle Ankara İş Mahkemeleri'nin yetkili olduğu ileri sürülerek yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.04.2008 gün ve 2008/10-329 Esas, 2008/334 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.