Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13373 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1833 - Esas Yıl 2013
Tebliğname No : 5 - 2012/231562MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 14/06/2012NUMARASI : 2011/441 Esas, 2012/226 KararSUÇ : Zimmet, resmi belgede sahtecilikMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Sanık C.. Ö.. hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Eylemlerin ilgili bankalar ve sigorta şirketleri nezdinde yapılan araştırmalar ile alınan yazı cevaplarıyla ortaya çıkarılabilmesi karşısında, zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden sadece basit zimmetten hüküm kurulması ve TCK'nın 53/5. maddesi uyarınca "cezasının infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına" karar verilmesi yerine, sadece "memuriyetten yasaklanmasına" şeklinde sınırlı olarak hak yoksunluğuna hükmedilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.Bozmaya uyularak gereği yerine getirilmiş, delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle eleştirilen hususlar dışında usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,Sanıklar M.. P.., Z.. G.., H.. O.. hakkında resmi belgede sahtecilik, Z.. G.. hakkında ayrıca zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;Sanık Z.. G..'e isnad edilen eylemin sübutu halinde ancak basit zimmet suçunu oluşturabileceği, resmi belgede sahtecilik ve zimmet suçlarının 765 sayılı TCK'nın 202/1, 339/1. maddelerinde öngörülen cezalarının tür ve miktarına göre aynı Kanunun 102/3 ve 104/2. maddelerinde belirlenen 15 yıllık asli ve ilave zamanaşımına tabi olduğu, son suç tarihi olan 26/11/1999 ile inceleme günü arasında bu sürelerin gerçekleştiği anlaşıldığından 5237 sayılı TCK'nın 7/2 ile 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükümlerin CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanıklar hakkında bu suçlardan açılan kamu davalarının aynı Yasanın 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,Sanıklar M.. P.. ve H.. O.. hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Sanıkların zimmetlerine geçirdikleri miktarların İ.. M.. adına hasarlı araçlara ait kasko bedellerinin tahsilat dökümlerinin istenmesi üzerine ilgili bankalar tarafından gönderilen hesap dökümlerinin incelenmesi ve sigorta şirketleri nezdinde yapılan araştırma sonucunda, yani daire dışı bilgi ve belgelerle saptanabilmesi karşısında eylemlerinin zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu nazara alınmadan sadece basit zimmetten mahkumiyet hükümleri kurulması,29/11/2002 tarihli iddianame içeriğine göre 24/10/2000 günü C.Ö..'in tahsil ettiği 750 TL ile ilgili olarak sanık H.. O.. hakkında dava açılmadığı, kimya mühendisi Z. K.. adına ücretsiz izinde bulunduğu dönem için tahakkuk ettirilen 964,013 TL yönünden Dairemizin 25/12/2006 tarihli bozma ilamında sanıklar Hüsamettin ve Mustafa bakımından bu eylemin kamu kurumunu dolandırma fiilini oluşturduğunun belirtildiği, daha sonraki yargılama sırasında yapılan suç duyurusu üzerine Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca dolandırıcılık ile ilgili olarak koğuşturmaya yer olmadığına karar verilerek sadece resmi belgede sahtecilik suçundan iddianame düzenlendiği gözetilmeden 750 ve 964,013 TL'nin zimmet tutarlarına dahil edilmesi, ayrıca H.. O..'ın müstakilen zimmetine geçirdiği 221 TL'yi idari soruşturma sırasında ödemesi nazara alınmadan kendisi ve M.. P.. hakkında TCK'nın 248. maddesinin uygulanmaması suretiyle yazılı şekilde kararlar verilmesi,Suç tarihi olan 1997 yılındaki ekonomik koşullar ve paranın satın alma gücü nazara alındığında, sanık M.. P..'ın müstakilen zimmetine geçirdiği kabul edilen 91,964 TL'nin az değerde olduğu ve TCK'nın 249. maddesi uyarınca cezasından indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,Zimmet suçunu TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işleyen sanıklar hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca "cezalarının infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezaların yarısından bir katına kadar 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmalarına" karar verilmesi gerektiği nazara alınmadan sadece "memuriyetten yasaklanmalarına" şeklinde sınırlı uygulama yapılması,Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/12/2008 gün ve 2008/146-235 sayılı Kararında belirtildiği gibi, maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilebileceği durumlarda 5237 sayılı TCK'nın 55. maddesine göre zimmetin maddi konusunu oluşturan değerlerin karşılığının müsaderesine veya ödettirilmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde kazanç müsaderesine hükmedilmesi,Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.