Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1335 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15730 - Esas Yıl 2014
Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...'nden verilen 13.06.2012 gün ve 256/257 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, kadastro çalışmalarında 441 ada 178 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak anılan taşınmazın davacının dedesinin tapulu yeri olduğunu, davacının dedesi ve babasından miras yoluyla taksimen davacıya intikal ettiğini, davacının 2000 yılında bu taşınmaz üzerine ev yaptığını, çok sayıda ağaç diktiğini, evin değerinin taşınmazın değerinden fazla olduğunu, davacının iyiniyetli ve malik sıfatıyla zilyet olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, bu talep kabul görmez ise bina değerinin arsa değerinden fazla olması edeniyle uygun bir tazminat karşılığı taşınmazın davacı adına tapuya tescilini, ayrıca taşınmaz üzerindeki muhdesatın davacıya aidiyetinin tespiti ile bu hususun beyanlar hanesine şerhini, bu talep kabul edilmez ise binanın değerinin davalıdan tazminini istemiştir.Davalı Hazine vekili, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ayrıca kamu malları üzerinde yapılan yapılaşmalarda iyiniyetten söz edilmeyeceğinden davacının kötüniyetli olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu 441 ada 178 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tarla vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, yapılan tespitin 23.10.1998 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, taşınmazın vekil edeninin dedesine ait olduğunu, dedesi ve babasından miras yoluyla taksimen vekil edenine intikal ettiğini açıklayarak tapu iptali ve tescil ile terditli olarak temliken tescil ve muhdesatın aidiyetinin tespiti ile bu istemi kabul görmez ise muhdesat değerinin tazminini talep etmektedir.Davacının tapu iptali ve tescile ilişkin ilk istemi kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesine dayanmaktadır. Dava konusu parsele ait kadastro tutanağı 23.10.1998 tarihinde kesinleşmiş, incelenmekte olan dava ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra 29.07.2011 tarihinde açılmıştır. Anılan maddedeki 10 yıllık süre hak düşürücü nitelikte olup, olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, için esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def'i ve itirazlardan önce nazara alınır.Bu nedenle; yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi görevden ötürü hakim tarafından kendiliğinden de gözönünde tutulacağı dikkate alınarak davacının kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak talep ettiği tapu iptali ve tescile ilişkin ilk isteminin hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi ile davacının terditli istemi olan temliken tescil isteği ile bundan ayrı talep ettiği muhdesat ve tazminata ilişkin diğer istemlerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.Ayrıca, davacı tarafın dava dilekçesinde 441 ada 178 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istediği, yargılamanın sonraki aşamalarında ıslah ile talebin değiştirilmediği görülmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 26/1.maddesinde aynen “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez…” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, talep aşılmak suretiyle dava konusu edilmeyen 441 ada 122 ve aynı ada 172 parseller hakkında tapu iptali ve tescile karar verilmesi de anılan kanun maddesine aykırılık oluşturur.Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.