Tebliğname No : 4 - 2012/61643MAHKEMESİ : Çatalca Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 17/10/2011NUMARASI : 2010/715 Esas, 2011/654 KararSUÇ : Görevi kötüye kullanmaİlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 289/1-g maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanığı, katılanı, C.Savcısını ve herkesi tatmin edecek, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde olması gerektiği nazara alınarak, Yargıtayın gerekçelerde tutarlılık denetimi yapması ve bu açılardan mantıksal ve hukuksal bütünlüğün sağlanması için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması ilkelerine uyulması gerektiği halde, yazılı şekilde gerekçeden yoksun olarak hüküm kurulması,Kabule göre de;Sanığa atılı iddianamede anlatılan eylemin; 26/06/2006 tarihinde köy tüzel kişiliğine ait 382 metre karelik arsanın açık ihalesinde elde edilen 19.482,00 TL bedelini köy gelir kayıtlarında harcamaları önceden düzensiz yapılarak gösterildiği, gecikmeli işlemlerde gereken dikkatin gösterilmediği hususlarına ilişkin olduğu; yargılama sırasında ifadeleri alınan müştekilerin eksik faturaların tamamlandığını ve gelir kaybı ve zararın bulunmadığını beyan ettikleri anlaşılmakla, sanığa atılı eylemler nedeniyle kamunun ekonomik zararına, bireylerin mağduriyetine veya kişilerin haksız kazanç sağlamasına yol açılıp açılmadığı hususunun tereddüde yer bırakmayacak şekilde tesbiti bakımından, kendisine ödeme yapıldığı iddia olunan usta ve işçilerin yaptığı işlerle ilgili olarak mahallinde keşif yapıldıktan sonra, köy tüzel kişiliğine ait harcama belgeleri ve gelirleri gösteren kayıtlar ile dosyanın kül halinde Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, alınacak rapor sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/06/2008 gün ve 2008/149-163, 13/11/2007 gün ve 2007/171-235 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin CMK'nın 231/5-6. maddesindeki şartlar gözetilmek suretiyle seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme gibi diğer kişiselleştirme nedenlerinden önce hakim tarafından değerlendirilmesinin zorunlu bulunduğu, sanığın adli sicil kaydında yer alan 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesine muhalefet suçunun 6273 sayılı Kanunun 3. maddesi ile idari yaptırıma dönüştüğü, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın ise suç tarihine nazaran yasal engel teşkil etmediği dikkate alınarak; 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 6. fıkrasında yer alan diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, “sanığın kasıtlı suçtan verilmiş mahkumiyet cezasının bulunması” şeklindeki yasal olmayan yetersiz gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.