T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/3744
K. 2015/13328
T. 13.4.2015
* SOMA KÖMÜR İŞLETMELERİ A.Ş. İLE İDARE ARASINDA RÖDÖVANS MI
HİZMET ALIM İLİŞKİSİ Mİ OLDUĞUNUN BELİRLENMESİ ( İşletme Risk ve
Sorumluğunun Tamamen Şirkete Bırakılmadığı/Türkiye Kömür İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün İşin İfasında Yetkisinin Olduğu - Sözleşmenin
Başlığının Dahi Hizmet Alım Sözleşmesi Olduğu/Taraflar Arasındaki
İlişkinin Rödovans Niteliğinde Olmadığı ve Ortada Hizmet Alım Sözleşmesi
İle Asıl-Alt İşveren İlişkisi Bulunduğu )
* MADENCİLİK FAALİYETİNDEN DOĞAN İDARİ MALİ VE HUKUKİ
SORUMLULUKLAR ( Rodövans Sözleşmelerinde Bu Alanlarda Yapılacak
Madencilik Faaliyetinden Doğacak 4857 S.K. İş Sağlığı ve Güvenliği İle
İlgili İdari Mali ve Hukuki Sorumlulukların Rödovansçıya Ait Olacağı -
Ancak Bu Durumun Ruhsat Sahibinin 3213 Sayılı Maden Kanunundan Duğan
Sorumluluklarını Ortadan Kaldırmayacağı )
* RÖDOVANS SÖZLEŞMESİ ( Ruhsat Sahalarındaki Madenlerin
Üretilerek Değerlendirilmesi Amacıyla Üçüncü Kişilere veya Kuruluşlara
Tasarruf Hakkı Sağlamak Üzere Ruhsat Sahasının Tamamı ya da Bir Kısmı
İçin Ruhsat Sahiplerinin Bu Kişilerle Yapmış Oldukları Sözleşmelerin
Rödovans Sözleşmesi Olarak Adlandırılacağı )
* ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNİN MUVAZAALI OLUP OLMADIĞI
( Maden Kazası Meydana Gelen Somada İdare İle Soma Kömür İşletmeleri
Arasında Rödovans Sözleşmesi Değil Asıl İşveren Alt İşveren İlişkisi
Bulunduğu - Geçerli Bir Alt İşveren - Asıl İşveren İlişkisi Bulunup
Bulunmadığının Belirlenmesi İçin Tercihen Öğretim Üyesi Maden Nühendisi
ve Mali Müşavir Bilirkişilerce Keşif Yapılarak Heyet Raporu Alınacağı )
4857/m. 2
Alt İşverenlik Yönetmeliği/m. 11
Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği/m. 4
DAVA : Davacı, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal
bayram ve genel tatil, ikramiye tediye ücreti, sair sosyal yardım
hakları, ek tazminat, vardiya zammı, yol, yemek ücreti ile alacak
farkının geriye dönük beş yıllık alacaklarının ödetilmesine karar
verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalı Türkiye Kömür İşletmeleri
Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü avukatları
tarafından temyiz edilmiş ve davacı avukatınca duruşma talep edilmiş ise
de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak
posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin
evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi A.
Bulut tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalının uhdesinde olan Eynez yer altı sahasında
kömür üretim işinin 2006 yılında davalı kurum tarafından hizmet alım
sözleşmesi ile Park Enerji A.Ş’ye ihale edildiğini, ancak 30.10.2009
tarihinde davalı kurumun onayı ile kömür üretim işinin Soma Kömür
İşletmeleri A.Ş.’ye devredildiğini, davalının asıl işi olan kömür üretim
işini hizmet alım sözleşmesi ile kanuna aykırı olarak alt işverene
yaptırdığını, ancak alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunu, alt
işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi
sayılması gerektiğini, bu sebeple eşit işe eşit ücret ilkesi gereğince
müvekkilinin işçilik ücret ve ekleri fark alacağı doğduğunu belirterek,
aylık ücret alacağı, fazla çalışma ücreti alacağı, hafta tatili ücreti
alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, ikramiye tediye
ücreti alacağı, sair sosyal yardım haklarından doğan alacaklar, ek
tazminat alacağı, vardiya zammı ücreti alacağı, yol-yemek ücreti
alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkili ile davacının çalıştığı müteahhit
arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olmadığını, bu sebeple
dava konusunun 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6. maddesi kapsamına
girmediğini, zira asıl işveren alt işveren ilişkisinin oluşması için
öncelikle bir taahhüt kapsamında iş almış bir işverenin varlığı
gerektiğini, ihale ile yaptırılan iş nazara alındığında müvekkil kurumun
iş sahibi konumunda olup, ihale konusu işi alan müteahhitin ise bu
yükümü yerine getirirken iş yeri açıp, işçi çalıştırmak durumunda
olduğundan işveren konumunda olduğunu, yani işverenlik sıfatının ilk
defa müteahhidin şahsında doğduğunu, daha önce mevcut olmadığını,
müvekkili kurumun ihale makamı olarak ihale konusu işi bir bütün olarak
ihale ettiğini, ihale ile vermiş olduğu işin yürütümünün sözleşmeye
uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etme yetkisinin ise, projenin
uygulanmasına yönelik olup doğrudan işe ve işçilere müdahale anlamına
gelmediğini, dava konusu işin bağımsız bir işi ifade ettiğini, ihale
konusu bu işin müvekkil kurumun yürüttüğü kamu hizmeti dikkate
alındığında işin tamamının müteahhide bir bütün olarak verildiğinin
görüleceğini, ikinci olarak işi alan müteahhidin bu iş için
görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştırması
gerektiğini, oysa dava konu olayda böyle bir durumun mevcut olmadığını,
müteahhit ile yapılan sözleşmede böyle bir zorunluluk öngörülmediğini,
kimlerin işçi olarak işe alınacağı hususunun müvekkili kurum için önemli
olmadığını, müteahhidin dilediği işçiyi dilediği herhangi bir işyerinde
çalıştırabildiğini, davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmesi
gerektiğini, müvekkilinin kamu kuruluşu olduğunu, bu sebeple muvazaaya
başvurduğunun düşünülemeyeceğini, muvazaanın şartlarının oluşmadığını
belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, davalı ile ihbar
olunan Soma A.Ş. arasındaki ilişkinin rödovans niteliğinde olmadığı,
asıl işveren-alt işveren ilişkisi niteliğinde olduğu, ancak Soma A.Ş.’ye
verilen işin davalı ana tüzüğüne göre verilebileceğini ve bunun muvazaa
oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü
Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı
kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin
ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde
değildir.
2-)Davalı idare ile ihbar olunan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.
arasındaki ilişkinin rödovans mı yoksa hizmet alım ilişkisi (asıl-alt
işveren ilişkisi) mi olduğu ve hizmet alım ilişkisi (asıl-alt işveren
ilişkisi) ise bunun muvazaalı olup olmadığı çözülmesi gereken hukuki
problemi oluşturmaktadır.
Öncelikle söz konusu ilişkinin rödovans niteliğinde olup olmadığı netleştirilmelidir.
Rödovans sözleşmesi Maden Kanununda tanımlanmamıştır. Ancak
Kanun'un Ek 7. maddesinde, “Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat
sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış
oldukları rödovans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik
faaliyetlerinden doğacak 4857 sayılı İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği
ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir.
Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını
ortadan kaldırmaz” denilmiştir.
Bununla beraber Maden Kanununun uygulanması ile ilgili usul ve
esasları belirleyen Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 4.
maddesine göre ruhsat sahalarındaki madenlerin üretilerek
değerlendirilmesi amacıyla üçüncü kişilere veya kuruluşlara tasarruf
hakkı sağlamak üzere ruhsat sahasının tamamı ya da bir kısmı için ruhsat
sahiplerinin bu kişilerle yapmış oldukları sözleşmeler rödovans
sözleşmelerdir.
Görüldüğü gibi rödovans sözleşmesinde maden işletme ruhsatı
sahibinin ruhsat sahasının tamamı ya da bir kısmındaki işletme iznini
belirli bir süre başkasına devretmesi ve karşılığında genellikle
çıkarılan madenin belirli bir miktarı kadar bedeli rödavans bedeli
olarak alması söz konusu olup bu sözleşme bir nevi hasılat kirası olarak
kabul edilmektedir. Yine rödavans sözleşmesi ruhsat sahibin çıkarılan
kömürü satmak üzere belirli bir bedelden alabilmesi şeklinde de
olabilmektedir.
Dosya içeriğine göre dosyadaki hizmet alım sözleşmesi, idari ve
teknik şartname ve protokole bakıldığında verilen işin; hukuku idarenin
uhdesinde olan ve cins, mevki ve sınır koordinatları belirtilen sahadan,
idare tarafından bir kısmı yüklenicinin kullanımına bedelsiz olarak
verilecek bina, tesis, makine, teçhizat ve yeraltı galerileri ile
yüklenicinin temin edeceği ilave makine, teçhizat, tesis ve personel ile
bütün masraflar yükleniciye ait olmak üzere, yer altı işletme
yöntemiyle kömür üretme işi olduğu görülmektedir.
Sözleşmede ve teknik şartnamede davalı şirket tarafından
yapılacak iş programının ve işletme projesinin Türkiye Kömür İşletmeleri
Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğüne
sunulacağı, programın veya projenin yeterli bulunmaması halinde idarenin
programda veya projede gerekli gördüğü değişiklikleri yapabileceği,
davalı şirketin iş bu programına ve projeye aynen uymak zorunda olduğu,
aksi takdirde Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri
İşletmesi Müessese Müdürlüğünün sözleşmeyi tek taraflı olarak
feshedebileceği, iş programı ve işletme projesinin Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müessese
Müdürlüğünün isteği üzerine revize edilebileceği, üretilen kömür ve
mevcut kömür artıklarının Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ege
Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğünün göstereceği kantarda
tartılacağı ve sevk fişi düzenleneceği, davalı şirketin Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müessese
Müdürlüğünün yapacağı yazılı istek ve uyarılara riayet edeceği, sahadaki
çalışmaların Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri
İşletmesi Müessese Müdürlüğü tarafından işletme projesine uygun yapılıp
yapılmadığının kontrol edileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Yine sözleşmede kararlaştırılan kömürün üzerinde şirketin kömür
üretebileceği de belirtilmiştir.
Somut olayda yukarıdaki açıklamalar ışığında; özellikle işletme
risk ve sorumluğunun tamamen şirkete bırakılmaması, işin ifa tarzına
yönelik emredici hükümler bulunması ve davalı Türkiye Kömür İşletmeleri
Genel Müdürlüğü Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğünün işin
ifasında yetkisinin olması, sözleşmenin başlığının dahi hizmet alım
sözleşmesi olması, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerinde bu
konuda bir bilgi yer almaması hususları birlikte değerlendirildiğinde
davalı ile dava dışı Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. arasındaki ilişkinin
rödovans niteliğinde olmadığı açıktır. Şu halde ortada hizmet alım
sözleşmesi ile asıl-alt işveren ilişkisi bulunmaktadır.
İhbar olunan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. arasındaki ilişkinin
rödovans olmadığı ve asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu tespit
edildikten sonra bunun muvazaalı bir ilişki niteliğinde olup olmadığı
üzerinde durulmalıdır.
Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine
ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve
işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş
alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde
aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt
işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu
tanımlamalara göre asıl işveren - alt işveren ilişkisinin varlığından
söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine
dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş
kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine
girmemeleri gerekmektedir.
Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da,
asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur.
4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde, asıl işveren alt işveren ilişkisinin
sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak,
asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin
gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün
bir bulunması şarttır. Kanun'un 2. maddesinin altıncı ve yedinci
fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle
uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu
gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11.
maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir
bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile
teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte
gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren
ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2.
maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
Somut olayda davalının ana statüsünde davalının asıl işini alt
işverene gördürebileceği öngörülmüşse de söz konusu düzenlenmenin
normlar hiyerarşisi gereğince 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi karşısında
geçerliliği bulunmamaktadır. Bu tespitin yapılmasından sonra yukarıdaki
açıklamalar ve 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi çerçevesinde geçerli bir
asıl işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığının belirlenmesi
gerekmektedir. Bu noktada mahkemece gerekli ve yeterli araştırma ile
inceleme yapılmaksızın karar verildiği görülmektedir. Mahkeme tarafından
tercihen öğretim üyesi maden mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerce
işyerinde keşif yapılarak heyet raporu alınıp ortada geçerli bir asıl
işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığı belirlendikten sonra
davacının taleplerinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile
yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten
BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye
iadesine, 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.