MAHKEMESİ : DERELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/06/2010NUMARASI : 2009/105-2010/141Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden malik olduğu 110 ada 57 parsel sayılı taşınmaza davalının domates ekmek,kiraz ağacı dikmek,yol olarak kullannıp beton dökmek ve fındığını toplamak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi,ecrimisil ve yıkım isteminde bulunmuş, yargılama sırasında ecrimisil isteminden vazgeçmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, el atma olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle el atmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne; ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.Karar, davalı süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar erilmiştir.Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek; gerekçeli kararda 57 nolu parseldeki kiraz ağacının kal'ine, ecrimisil isteminin vazgeçme nedeniyle reddine karar verilip, kısa kararda anılan yönde hüküm kurulmayarak kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,13.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.