Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13282 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20537 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş MahkemesiDava Türü : AlacakTaraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilip incelemenin Yargıtayca duruşmalı olarak yapılması davalı ... vekili Av... tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 30.06.2015 günü belirlenen saatte temyiz eden davalı ... vekili Av... geldi. Temyiz eden davacı taraftan gelen olmadı. Gelenin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2.Davacı vekili, 01/04/1989-20/02/2013 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili ücreti alacakların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.Somut olayda, bilirkişi raporundan ve hizmet döküm cetvellerinden anlaşılacağı üzere davacı 1992 yılına kadar aralıklı 03/02/1992-07/11/2006 tarihleri arasında kesintisiz çalışmış daha sonra 01/04/2007 tarihinden 31/10/2012 tarihine kadar aralıklı çalışması devam etmiştir. Bilirkişi davacının mevsimlik ve sezonluk çalıştığı dönemler açısından yıllık izine hak kazanamadığını, 2007-2009 yılları arasındaki çalışması karşılığı 28 gün izine hak kazanacağını, 1992-2006 tarihleri arasındaki kesintisiz geçen çalışma döneminin ise bu dönemin feshinin üzerinden 5 yıl geçtiğinden zamanaşımına uğradığından hesaplamaya dahil edilemeyeceğini belirterek hesaplama yapmış Mahkemece 28 günlük yıllık izin alacağı hüküm altına alınmıştır.Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği yıllık izin alacağı fesihle muaccel olduğundan, aralıklı çalışmalarda işçi işyerinden ayrıldıktan sonra zamanaşımı süresi dolmadan yeniden işe başlamış ise önceki döneme ilişkin yıllık izin alacağı zamanaşımına uğramaz. Somut olayda davacı 07.11.2006 tarihinde işyerinden ayrıldıktan sonra 5 yıl dolmadan 01.04.2007 tarihinde yeniden işe başladığından 1997-2006 tarihleri arasındaki dönem açısından yıllık izin alacağı zamanaşımına uğramamıştır. Mahkemenin 1992-2006 tarihleri arasındaki çalışmayı zamanaşımı nedeniyle reddetmesi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 30/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.