Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13278 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12584 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : ERDEMLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/1992NUMARASI : 1991/299-1992/190Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine kadastroca davalı adına tespit edilen 925 parsel sayılı taşınmazın taşlık kayalık vasfında devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmaza ilişkin kadastro tespit tutanağının kesinleşmemiş olduğu bu nedenle kadastro mahkemesinin davaya bakmaya görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.Karar davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece kadastro mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 925 parsel sayılı taşınmazın genel kadastro sırasında 28.01.1985 tarihli kadastro tespit tutanağı ve 20.02.1985 tarihli ek tutanakla 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca tespit edilerek 29.07.1989 tarihinde kadastro tespitinin kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacı Hazine, çekişmeli yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yer olduğu, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının davalı yararına gerçekleşmediğini ileri sürerek 29.07.1991 tarihinde eldeki davayı açmış, mahkemece çekişmeli taşınmaza ilişkin tutanağa itiraz edildiği ve Hazine yönünden tespitin kesinleşmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği görülmektedir.Gerçekten de 3402 Sayılı Kanun’un 25 ve 26. maddeleri hükmü gereğince, genel mahkemede önceden çekişme konusu edilen yerin tutanağının tanzimi tarihinde genel mahkemenin görevinin son bulacağı ve Kadastro Mahkemesine aynı yasanın 27. maddesi hükmü gereğince devir kararı verileceği tartışmasızdır. Oysa eldeki davada, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağı, tespit kişi adına yapılmak suretiyle 29.07.1989 tarihinde kesinleşmiş ve dava kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra 29.07.1991 tarihinde açılmıştır. Hemen belirtilmelidir ki; kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak hak iddia edenlerin 3402 Sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükmü gereğince genel mahkemelerde dava açabilecekleri tartışmasızdır. O halde, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delilleri toplanarak işin esası bakımından karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.